Boran İsmail Yıldız: Hayatı, Biyografisi ...

hayâtim şiir Ruhuyla gecti söyleyeceklerim bukadar

Eserleri

Aramak seni ;
Armağan verilen bir çocuğun  tebessümünde,
Toprağa susamış fidanın toprakla buluşma neşesinde.
Uykuya hasret kangren ağrısı ile cebelleşen gözler ile seni izlemek,
Izlemek seni odaklanma telaşında olan göz bebeklerimle,
göz bebeklerime saklamak seni,,
Sonra seni saklamak  bütün güzel duygularda.
Gözlerin gözaltımda...
Kirpiklerime hapsetmek
Müebbet vermek sana.
Gönüllülük yasasında aktif olmak,
Toplumlaşmak senden.
Faliet gerçekleştirmek  sevgiye dair.
Sana dair şiirler sulamak, büyütmek...
Sulamak gerekli güzel olan ne varsa.
Sevgi suyu  ile  sulamak seni.


Aramak seni ;
Demli çayın kağıtta bıraktığı izde,
Kim daha çok sevgi tüketti çay bardaklarında? Hangisi diğerine göre demliydi gülmelerin, Sevdalarmıydı çay buharında yitirilen,
Bir kahvenin hatrı kırk yıl,
Bir demli çayın hatrı kaç yüzyıl,
Soyulur muydu aşkın kabuğu,
Yoksa kabuğundamıydı bütün vitamini?

Aramak seni;
Herhangi bir şairin,
Herhangi bir şiirinde ..
Nazım'ın  memleket sevgisinde,
Cemal Süreya’nın Zuhale mektuplarında,
Özdemir Asaf 'ın kafiylerinde,
Kafka' nın Milena' sında
Nietzche'nin Salome' si
Ve daha fazlası ...
Biliyorum ;
Şairlerin dizeleri güzelliğine Yaramazdı,
Yaram azdı adın ile tanışmadan önce .


Aramak seni;
Bir kedinin  tene dokunan yumuşak  tüylerinde,
Yağan yağmurun  vakur yumuşaklığında.
Şiirler yazmak en kuytusundan kalbimden,
Inflak oldum  gözlerin ile harbimden.

Aramak seni;
Gecenin allak bullak olan karanlığında,
Geceyi soluyorum ciğerlerim kapkara.
Uyku ile göz kapaklarım arasında  var hayalin,
Rüyasız  bir uyku Malayani

Aramak seni;
Bir dilek fenerinin kabul olunmuş dileklerinde,
Dillenmemiş temiz sevgilerin umudunda.
Bir dilek feneridir yüreğim,
Kabul olacaksa dileğin,
yalnız senin için yanar yüreğim..


Aramak seni
Bir şarkının kalbe dokunan notasında,
Bozuk  gitarın başınabuyruk penasında,
Gözlerine bakmak cennetten fragman enazından
Sevmeye dair şiirler biriktirmek sabah ezanında
Aşk yakındır ya haziran Ya temmuz
Adına sevgi  denilmeyen ömrümü Yakasım var..

Şimdi sabahın en nadide saatlerinde,
Olmadık düşler kuruyorum kendi kendime.
Sana armağan etmek istediğim onlarca söz duruyor dilimin kavisinde,
Ve ben, ne yazık ki öğrenemedim sevmeyi tüm dillerde.
Ana dilimin ardına sığınıp,
Bir kaç düşün peşine düşüyorum sessizce.
Sonra cevaplarını bilmediğim sorular soruyorum.
Nedir seni bu denli güzel gösteren?
Anlatabilir misin mesela,
Dudakların ile burnun arasındaki ince çizginin güzelliğini?
Tabi şimdi bir süre gülersin, çocuksu bir düşle.
Sanırsın ki, kadim bir kentin tüm güzelliklerini dudakların arasında saklıyorsun.
Sanırsın ki, kelebekler gülüşlerine ömrünü feda etmek için yaratılmış.
Ve sonra susarsın,
Gri bir yalnızlığa bürünür ömrüm,
Telaşlı bir yangın başlar yüreğimin en derinliklerinde...?????? Şimdi ben kendini bilmez bir şair edasıyla,
Sana ulaşabilmek bahanesiyle bir kaç devrik cümlenin peşinden sürükleniyorum.
Olmadık düşler kuruyorum adına öyle ulu orta.

Saramadığım onca yara varken,
Ve sayamadığım onca ah dilimdeyken.

Tutturmuşum takvim yapraklarına sarılı bir kaç  hatıranın ucundan,
Oysa sarılmam gerekirdi ince parmaklarla bir kaç tütün yaprağına.

Şimdi uzadıkça uzuyor yitip giden düşlerim,
Ve ben var gücümle ellerimden uzanıyorum,
Sana benzettiğim bin bir umut yüklü trenin ardından????????????