Bir doğa harikası, görmek istersen eğer,
Her işini ertele, inan ki buna değer.
Kıvrıla kıvrıla tırman, Boraboy’un gölüne,
İnan su serpilecek, yüreğinin çölüne.
Sanki Adem’le Havva, orda elma yediler,
Sanki İrem Bağları, orda yemiş verdiler.
Toprak bile farkında, mukaddes emanetin,
En cömert destekçisi, dünyadaki cennetin.
O ne zümrüt yeşili, o ne müthiş turkuaz!
Büyülü bir güzellik, otur da seyret biraz.
Zümrüt rengi gölgeler, aksederken sularda,
Oynaşan sevgililer, gezer patikalarda.
Huzurun sessizliği, temizlerken ruhunu,
Gecenin ıssızlığı, hatırlatır ahunu.
Bazen hava renk atar, rüzgar eser hızlıca,
Bulutlar ahenk katar, yaklaşırlar nazlıca.
Göl dişi kısrak gibi, bir sakin bir coşkulu,
Gök solgun yaprak gibi, gözleri dolu dolu.
Yağmur huşuyla yağar, bu cennet parçasına,
Zümrüt rengi bu dağlar, döner gül bahçesine.
Bülbül aşkını şakır, Ferhat, Şirin sayıklar,
Vuslat yeri bu yerdir, kavuşurlar aşıklar.
İşte şimdi oturma, kalk da bir dolan gölde,
Konuşma! Soru sorma, tanrıçaları dinle.
Hepsi nasıl da mutlu, oynaşıp duruyorlar,
Bütün mutsuzlukları, hep hayra yoruyorlar.
Bu cennet emanettir, yanılma! Miras değil,
Kanaat fazilettir, çılgın ihtiras değil.
İlahi bir el değmiş, yok başka bir benzeri,
Sanki “Kulum Gel! ” demiş, dünyada gör Kevser’i.
Ali YILDIRIMER
18 Şubat 2009-Taşova
Kayıt Tarihi : 19.2.2009 01:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!