Hava civayi, hava kurşuni...
Ve kesif kükürt kokusu vicdan azabının.
Vicdana kokusunu veren gül solmuş.
Dipdiri duruyor azap, dikenler hissiz olmuş.
Derdine derman bulup dönmek için yoluna
İşim bitince
Atıldım bir kenara
Bumburuşuk...
İyi de işe yaradım mı?
Diye öğrenmek isterdim.
Lakin;
Çoban gibi vasıfsız
Yıldız kadar uzaktım.
Layık görmedin muhabbetine
Sohbetinden de oldum.
Mumun ateşe olan aşkı gibiydi benimkisi...
Sevdikçe yandım, yandıkça eridim.
Eridikçe çoğaldım, etrafıma dağıldım.
Daha zengin ama aşksız,
Daha geniş ama dipte,
Daha yalnız ama toprağa esirim şimdi...
Sevgi ormanlarımı
nefretimin ateşiyle küle çevirebilmek için
gereğinden fazla çıra sağladın bana.
Ancak
geriye dönüp baktığımda aşkıma
bu yangının isiyle kirlenmiş bir kalp değil
Av peşindeki bir kırlangıç gibi geçtin duygularımdan.
Zig-zaglar, yükselişler, alçalışlar,
Tahmin edilmez manevralar.
Ve son sürat...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!