Gelip göz akımda
kanayan bir çıban gibi durdunuz,
Yüreğimi on ikiden vurdunuz.
Yüzünüzde
masumiyetin bile gölgeleyemediği
derin bir öfke fırtınası,
Kan göleklerindeydi çıplak ayaklarınız.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bombalanmış Köyün Çocukları
Gelip göz akımda
kanayan bir çıban gibi durdunuz,
Yüreğimi on ikiden vurdunuz.
Yüzünüzde
masumiyetin bile gölgeleyemediği
derin bir öfke fırtınası,
Kan göleklerindeydi çıplak ayaklarınız.
Paramparçaydı beyninizde
yırtık giysilerce
dününüzü yarına bağlayan yollar,
Yüreğinizde bomba çukurları gibi
derin ve tükenmez acılar,
Barut kokuyordu saçlarınız..!
VE SİZ, BOMBALANMIŞ KÖYÜN ÇOCUKLARI,
NE KADAR MASUM, NE KADAR YALNIZDINIZ...
Duyan yüreğinizi, yazan kaleminizi kutluyorum.Tam puan+ ant...Naime ÖZEREN
Haydi şairler Çağın Tanığı Olmaya
7.OCAK.2009
İsrail 3 okul vurdu
GAZETELER
Zormuş çocuk olmak zormuş
Gazze de
Sivil olmak mülteci olmak
Sığınmak okullara
Ve Birleşmiş Milletlere
Zormuş sığınmak dünyaya
Ne düşündüğü dünyanın
Ve birleşmiş milletlerin
Ve insanlığın çağdaşlığın
Önemi yok İsrail için
Tarih
Yedi ocak iki bin dokuz
On birinci günü katliamın
Yer yok kaçacak şiddetten
Yok elektrik su
İlaç yok
Anmayın adını yemeğin
Unutmayın bu tarihi
Ey dünya
Unutmayın
Pınar atay 7.01.2009 Gaziantep
Sn. Sarı
Duygular hüzün ırmağı olup, akmış gitmiş. Kutlarım ALKIŞLARLA gönülden. Tam puan gönül hazinemden.
Kan göleklerindeydi çıplak ayaklarınız.
Paramparçaydı beyninizde
yırtık giysilerce
dününüzü yarına bağlayan yollar,
Yüreğinizde bomba çukurları gibi
derin ve tükenmez acılar,
Barut kokuyordu saçlarınız..!
Yan yazılmış bir sekiz kadar sevgiler...
_____________Âlimoğlu___________
Ölüm ölüm değil onlara
Sureti nefretti...
tebrikler.
Böyle duyarlı yürekler bir olup avunuyoruz,hala ümit var belki..
çocuklarımız,çocuklar masum ve yarına sevdalı ama alıyoruz ellerinden oyuncaklarını,yarınsız umutlarını...şiirinizin üstüne yorum yapılmaz Mehmet bey.öyle duyarlı yazmışsınız ki.ben sadece bir paylaşım sundum.yüreğinizden öpüyorum.saygılarımla.
ÇARESİZLİK ZOR BE ÜSTAD BİR YANINI ÇAKALLAR ÖBÜR YANINI LEŞ KARGALARI SARMIŞ GÜZEL BİR ŞİİRİNİZİ DAHA OKUMANIN MUTLULUĞYLA KALEMİNİ KUTLUYORUM ÜSTAD SAYGILARIMLA
Bizimde yüreğimizde kanayan bir yara
hiç bir şey yapamamanın acısıda var
lanet bir dünya lanet insanlar güçlü güçsüzü
eziyor bütün dünya seyrediyor
Tebrikler Zerrin TAYFUR
Çok güzeldi şiiriniz ve gerçekten yürek yakıcıydı.
Bu güzel şiirinizi ve sizi yürekten kutluyorum,
saygılarımla,
Ünal Beşkese
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta