Kirli eller ulaşırsa o gökyüzüne, artık yağmurlar da temiz yağmaz göğsümüze
Ve bereket terk etmiştir artık o toprakları, yağmurlarda yıkandığımız sürece…
***
Su içmek için kendime en uzak olan denizi seçtim
Yılların susamışlığına, yorgun adımlarım eklendi
Yürümekten değil, beklemekten yoruldu ayak bileklerim, uyuştu
En az bekletildiğinde uyuşan hislerim gibi
Susamışlığımı uyuşturamıyordum
Daha çok yanacağımı bilerek içtim kendime en uzak denizden
Susuzluğum arttı
Zamanımız azaldı
Deniz bitmezdi ama
Zaman tükenirdi
Bir denizi bölüşemeyecek kadar çok susamıştım
Ve bölemeyecek kadar çok sevmiştim
Elimdeki kavanoza bir avuç deniz suyu koyup götürebilirdim
Ama ayıramazdım parçanı senden
Susuz gitmek zorundaydım
Aynı havayı bölüşerek ayrılıyordu yollarımız
Seni bölüp, yanımda götüremeyeceğim kadar seviyordum
Yağmur yağıyor demeden yürüyorum
Sana geldiğim şu uzun soluklu yollar kadar seviyorum
Zaman çok ama yetmiyor gitmeye
Bölemiyorum kendimi parçaladığım kadar
Yağmuru taşıyamıyorum yağmur bekleyen şehirlere
Hiçbir yağmur ellerimde duramıyor taşıyabileceğim kadar
Gökyüzüne uzanmışken parmaklarım
Bir şeyleri yakalama derdinde dualarım
Parmaklarım aralık
Misafirini bekleyen kapılar kadar
Yağmura tutmak ne mümkün
Ancak tutunabilirim ona
O zaman dualarla birlikte erişirim gökyüzüne
Ellerim havada olduğu için önce parmaklarım değer bulutlara
Yukarıdan, her şeyin en tepesindeyken bağırırım
“Kirletmeyin yere düşen yağmur tanelerini
Onlar lazım olacak bize, yine”
Kirlenir yağmurlar
Başımızı kaldırabiliyoruz hâla gökyüzüne
Yağmur dilenebiliyoruz
Tutabiliyoruz parmaklarımızın aralıklarına bakmadan, yağmuru
Ve su, temizlenmek için yeterli değil bazen
Ben kendime hep uzak yağmurları seçiyorum gitmek için
Eski duaları saklıyorum hâlâ dudağımın içinde
Gözyaşlarının sabrına tutunuyorum
Gözyaşları da ağlar
Kimse ıslak olduğu için fark etmez
Daha çok susamak için seçtim ben en uzak denizi
Yağmurlar denk geldi hep susuzluğuma
Ama içmedim
Sabrettim ellerimle, dudaklarıma önce susmayı, sonra da susamamayı öğrettim
Gidebilene kadar
Ama susturamadım
Durduramadım yaşları
Yaşların da ağlamaya hakkı vardı
***
Bu yüzden en çok yağmur yağarken dışa vurdu ruhumun hâli:
“Ben belki de yağmura eşlik ediyorum
Ağlayarak”
(On Sekiz Temmuz İki Bin On Üç 12 40)
Nevin AkbulutKayıt Tarihi : 18.7.2013 12:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir avuç deniz taşınamaz Parmakların aralıksa Parmaklarını bitiştirebilecek kadar sahiplenemiyorsan deniz gelmez seninle hiç bir yere..
![Nevin Akbulut](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/07/18/bolunemeyen-her-sey-gibi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!