Sevinir tambur kızıl mağarada
Çeker perdesini geçmişe gece
Ruhum yerine geldiği bir anda
Verdi müjdesini gaibden hece
Kırdı bir ekmek bir yalan üstüne
Gökten ay mı düştü yağmura inat
Yalanlar takıldı avcı kürküne
Attı bir olta ihtiyar kainat
Neydi, adımlarda patlayan misket
Koynuma devrilen kanlı iskemle
Ölümden bir parça kesti bana et
Şehvet memuru guruldayan kelle
Zaman! Zaman, avuç dolusu incir
Salladım dünyayı benimdir diye
Yıldızlarda ninni yeryüzünde kir
Bir çift göz gibi bölündü ikiye
Sen, kıl minarenin ahşap süngüsü
Tüllenen geceler genzimi geçti
Demirden gövdeme barutun süsü
Bir alev çeșmeden yakını içti
Doğrul, tenime bekçi diken kambur
Gece ve gündüz yumurtlayan makas
Al beni buradan yuvarlak vapur
Güverte anası homurdayan tas
Kimsin sen kim! Koluma giren dünya
Ben bir yabancıyım nedir bu ışık
Yok yere bakmışım güneşe aya
Uyu, gölgemde çıban ve kırışık
Cetvel cetvel kurt maskeli kahkaha!
Bir soluk boyası tanrıda ordu
Çaldın beynimi demirden maskara
Her ümit burnunda gördüğüm yolu
Ben miyim kıvrılan bilmece akis
Bir çizgi boyu horlayan aynalar
Ben miyim her sabah bu yükselen sis
Yüzüme iştahla bakan aynalar
Hayret! Hayret! Hayaletler de kustu
Tükürdü dünyayı lambada lağam
Hayırlar olsun masmavi bir ottu
Servet sahibi kımıldayan yamyam
Bir gece doğdu birdenbire yokluk
Ve çizdi rüyamı ahtapot ressam
Yedinci gökte emekleyen çocuk
Dönüyor parmağında mavi bir cam
Yetişin! Yetişin! Uzay ve zaman
Beynimin kubbesi labirent eri
Ağlıyor hiçliğe yapışkan tavan
Deliler evinde yetim mimari
Ne boşlukta bekler ne varoluşta
Akrebin dişinde yürüyen gemi
Anladım geçit yok bu dar yokuşta
Yaz bana bir kader ürperen peri
Uzanıp da ufka uykuya dalsam
Tutsam, yurt diye tan yerini tutsam
Bir duman bahçede rüyama alsam
Sevdiğim, sevgilim seni bu akşam
Yıllarım geçmiş varlığıma doygun
Ve yaşam lifleri sudan benekler
Yıllar yıllar var ki bir gizli soygun
Tel tel örgüde sevdiğini bekler
Aç gözlerini yokuşlar sarardı
Bulutsu ellerin ateş engebe
Yaktı mevsimleri gözlerin sardı
Bir tek ses kaldı içimden geriye
Öfke! Öfke kulak yolunda çalgı
Kıvırsın zihnimde bir kuşkucu cin
Yaklaş benliğime delici kaygı
Yeminler sonrası akşam yemeğin
Ağzında yarasa hakikat dağı
Yürü benliğime yürü ve süzül
Devler çekiyor bu sefil yatağı
Konulmuş başıma gamdan bir ödül
Devirsem gözlerimi bir devirsem
Kalacak altında dünya kalacak
Bir meşin yay gibi ensemi gersem
Bütün alemi mahşere atacak
Nokta! Katil nokta falıma çıktın
Açtın göğsüme son deliği açtın
Vay bir hayaldin sen de boşa çıktın
Kumla dolu yelken canıma çattın
Varıyor gölgemin tadına yollar
Budur bana hakikat budur hasım
Ezelden beridir fikrimi soyar
Akıyor süt dişimden kafatasım
Haritam haritam hasrete çıktı
Anla beni artık hasta başında
Nasıl bir bakış nefesimi açtı
Denizler dibi hasta koğuşunda
Eminim bir gün beni seveceksin
Belki yirmi belki otuzlarında
Seneler geçecek ve diyeceksin
Artık başım senin omuzlarında
Duyarak gençliğimin ilk zevkini
Gidiyorum gurbete hep gurbete
Uzatırken bir şehir sağ elini
Kalbimi alır gibi emanete
Affet! Seni görmediğim rüyadan
Veremez hayalini bana şeytan
Bir sabah kalbimi duy da mezardan
Affet! Sensiz işlediğim günahtan
Mustafa Safa Toprak
Kayıt Tarihi : 17.11.2023 00:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!