Boktan Davalar Şiiri - İbrahim Şahin 2

İbrahim Şahin 2
532

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

Boktan Davalar

BOKTAN DAVALAR
ADLİYE SAHNESİ
(Hâkim, savcı Sanık Avukatı, davalı taraftarlar, izleyiciler, şahit Sülo, adliye katibi)
Savcı söz alır:
Sanık iş yeri güvenliği tedbiri almayarak makdülün ölümüne sebebiyet teşkil etmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza KanunuMadde 85 Taksirle Öldürme suçu işlemekle kalmamış, tehlikeyi önceden gördüğü halde tedbir almayışı sonucu kasden adam öldürme suçunu da işlemiştir.
Sanığın ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılması talebimizdir.
SANIK AVUKATI:
Müvekkilim olaydan bihaberdardır. Müvekkilim olay vuku bulduğu gün ve saatte Marmaris’te tekne turunda bulunmaktadır. Buyurun belgeleri. Marmaris ile olayın vuku bulduğu yer arası uzaklık 1100km’dir. Müvekkilimin olaya müdahil olması ve kasti davranış sergilemesi mantık ve fizik kurallarına aykırıdır. Bu arada Müvekkilim mantık ve fizik okumuş biridir. Müdahil olması gereken olaylara müdahil olur, müdahil olmaması gereken olaylardan teknesine binerek uzaklaştıkça uzaklaşır. Bu olayda da müdahil olmamak için teknesini tercih etmiştir.(Tekne fotoğrafını göstererek) bakın nerdeyse Yunanistan kıta sahasına girmiş.
Hâkim:
- Avukat Bey, lütfen konunun dışına çıkmayalım. Biz tedbirden söz ediyoruz. Müvekkiliniz, iş yerinde lüzumlu güvenlik tedbirlerini almış mıdır; almamış mıdır?
SANIK MÜDAFİİ:
- Efendim, Müvekkilin gerekli tedbirleri aldığına dönük belgeleri mahkemenize sunacağım. Önce müvekkilimin kasti davranışının olmadığını kanıtlayayım. Müvekkilim olaydan bihaberdir. Bihaberdir ki bende suça konu olayla ilgili bilgileri celse öncesinde ocağın çavuşundan aldım. Olayın oluş saati 13:15'tir. Yani maktulün o saatte iş başında olması gerekir. Oysa o, iş başında değil. Aslında müvekkilin kasti davranışı değil; maktulün kasti davranışı söz konusudur. Mutlaka ölmenin bir yolunu bulacak ki müvekkilime karşı dava açabilsin.
Hakim:
- Davayı açan maktul değil; bu bir amme davası.
SANIK MÜDAFİİ:
- Efendim, fark eder mi? İddia makamı, sayın savcı maktulü savunuyor, müvekkilimi maktulü öldürmekle suçluyor.
HAKiM:
- Sanığın maktulün ölümünde kusuru olup olmadığına mahkeme karar verecektir. Siz lüzumlu tedbirin alıp alınmadığı hususunda savunmanızı yapınız.
- Efendim, olayın vuku bulduğu saat 13:15, yani maktulün normalde işbaşında olması gereken saat. Olayın vuku bulduğu mahal metruk bir alan ve giriş kısmı kalaslarla kapatılmış. Bizim bu maktulümüz saati 13.00’te işinin başından ayrılıyor. Girişteki kalasları itiyor, metruk alana giriyor, başlıyor beklemeye
- Maktul içeri niye giriyor, niye bekliyor?
- Çişini yapmak için giriyor.
- Anladık çişini yapacak da niye bekliyor?
- Efendim, maktulün amacı çiş yapmak değil ki bok yoluna gitmek. Adeta, göçüğün olmasını bekliyor.
- Sonuç?
- Maktul çişini yapıyor, pantolonunu çekip kemeri taktığı dakikada tam 13.15 göçük oluyor. Müthiş bir zamanlama.Tuvalet yapılıyor, pantolon çekiliyor ve göçük.. Bütün bunların tesadüfen gelişmesi mümkün değil. Bütün bu olayların önceden tasarlandığı apaçık ortadadır. Hatta ve hatta organize bir tasarlama olduğuna zerre kadar şüphe yoktur. Bütün bunları makdulün tek başına tasarlaması ve gerçekleştirmesi mümkün değildir.
- Delilleriniz?
- Buyurun efendim olay yeri krokisini. Olay yeri krokisi, olayın oluş şekli ve vuku bulduğu saat boktan. Tüm bu olayları üst üste koyun, tek tek inceleyin, adaletin imbiğinden geçirin maktulün üçüncü şahıs olan müvekkilin fiillerinden kaynaklanan bir nedenle ölmediği, maktulün bok yoluna gittiği apaçık ortadır. Müvekkilin fiilleriyle, maktulün ölümü arasında illiyet bağı bulunmamaktadır. Adam bok yoluna gitmiştir.
HAKiM (Makdulün eşine):
- Sizin bir diyeceğiniz var mı?
- Hâkim Bey, ben yüreğime taş basarım. Körpe yavrularımı kuru, yavan ekmekle doyururum. Yeter ki başka ocaklar sönmesin, başka yavrular yetim kalmasın. Büyüklerimden başka bir şey istemem.
HAKİM:
‘’ Yaz kızım.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.
İddia makamınca hazırlanan iddianame ile mahkememizde dava açıldıysa da; olayın vuku buluş şekli hususunda toplanan deliller, mahkemede dinlenen görgü şahitlerinin beyanları, sanığın samimi beyanları, sanık müdafisinin mahkemeye sunduğu deliller, suç vasfının değişmesi nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş olup karar, iddia makamının, sanık, sanık müdafisinin, müdahilin yüzüne karşı üst mahkemede itirazı kabil olmak üzere fehim olunur.’’
SÜLO (Hâkime, savcıya, avukata):
- Şu Anadolu kadınının gösterdiği yüceliği (Avukata) ne sen gösterebildin, (Savcıya) ne sen gösterebildin, (Patrona) ne sen gösterebildin (HAKİME) ne sen gösterebildin. ne de gösterme çabası gösterdiniz. Oturmuş burada eften püften boktan sebeplerle çorap örüyorsunuz. (Kadını göstererek) bu kadını zavallı duruma düşürmek mi, sizin hukuk anlayışınız? (Parmağını göstererek) sizde şu kadarcık vicdan olsa, sümen altı ettiğiniz onca hakkın, zavallı durumuna düşürdüğünüz milyonların azabından uyku uyuyamazsınız. Utanma duygusu olsa halkın yüzüne bakamazsınız.
HÂKİM:
- Dava bitmiştir, lütfen dışarı.
Müderisoğlu, Sülo’ya sırıtarak gülümseyerek alaycı ifadelerle bakar, Sülo’da yumruk sıkılı, dişler çatır çatır, Müderisoğlu’na yiyecekmiş gibi bakar. Bakışarak dışarı çıkarlar.
MÜDERİSOĞLU ( Sülo’ya):
- Dünkü sıçtığım bok benden hesap soracakmış.
SÜLO:
- Bok sizsiniz, bok oğlu bok olmanız yetmedi davayı da boka buladınız.
( Müderisoğlu’nun korumaları köşenin ayrı noktalarından belirmiştir. Müdersoğlu’nun işareti ile gelirler. Müderisoğlu ceplerine para koyar.)
Korumalar Sülo’ya dört elden saldırırlar, yerde kafasına ayakla vururlar. Sülo tanınmaz haldedir. Altına işemiştir. Korumalar kokuyu hissetmiştir. Müderisoğlu hissetmese de hissetmiş gibidir.
MÜERİSOĞLU:
- Bok nasıl olurmuş bak şimdi.
( Sülo, ayağa kalkmaya çalışır, kalkamaz, elini ardına götürerek başını kaldırır, bokunu Müderisoğlu’nun suratına şaplatır.)
- Benim götüm bok kokar, senin suratın.
Müderisoğlu cevap veremez, yüzünün bokunu silerek uzaklaşır, peşinde avukatı, korumaları.
( Arkalarından)
SÜLO:
- Boksunuz, bok oğlu boksunuz, bok oğulları.
Sülo, filmden sıyrılır, bir işletmeciye, bir hâkime bakar:
- (Kafasını gösterir) Kafamın kalanı bu. görüyorsanız. Kafamı bu hale getiren, bu karşınızda duran şerefsiz. Adaleti temsilen sizler. Vereceğiniz kararı merak ediyorum.
HAKİM (Patrona döner):
- İtirazınız var mı?
İşletmeci,
- Sayın Hâkimim, ben dini bütün, her zaman adalete inanan biriyim. Adalete her zaman hesabımı vermişimdir. Ocağımda ölen her kişinin duruşmasına tek tek katıldım. Adalete hesabımı bir bir verdim.
MÜDAFİİ AVUKATI:
- Müvekkilim doğru söylüyor. Bugüne kadar katılmadığı tek celse olmamıştır, adaletten kaçtığı hiç olmamıştır.
SÜLO:
- Sizin dininiz para, adaletiniz para. Bugüne kadar adalete hangi hesabı verdin. Ölen onca insan… Geride kalan onca dul.. Onca yetim… Hiç düşündün mü? Hangi şartlarda yaşar.
HAKİM:
- (SÜLO’YA) Müdahale etmeyelim.
İŞLETMECİ:
- Ben kimseyi dövmediğim gibi, davacı SüLo’yu da dövmedim. Dövenleri tanımıyorum. Para verdiysem, ben yardım sever biriyim. Sokakta gördüğüm her gence bir sigara parası veririm. Bir nevi sadaka.

KARAR:
‘’ GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ.
Görgü tanıklarının dinlenilmesine, Davalı M. Müderisoğlu‘nun tutuksuz yargılanmasına, duruşma için ……/……/…..Tarihine gün verilmesine karar verildi.’’
…….

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 28.10.2020 22:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Şahin 2