tut, öz demimi
ılık bir duygu parmak uçlarımdan geçiyor
yelpaze gibi
içim de soğuk bir rüzgarın, o kötü sesi
itiliyor
her tarafı da sarmış, nedir bu pis gürültüler
sokaklar da, evler de, her yerde beynimizi yalıyor
bir sıcacık, güzel bir söz ve gülüşe varmısın?
ya da, güzel bir bakışa
saygı ve sevgi tepsisine, sığmaz mı?
ne olur; yolumuza çıkmasa ya, böcekler?
iten itene, küfürse dizboyu
durun ben, ninemi ve o müşfük bakışlı-arıyla
dedemi de, çok özledim
kucakların da, bir fincan sütlü kahveyi
bir de, o küçücük secadeyi
bir saniye de olsa bırakın, çözün prangalı beyinleri
gülsün, onların da yüzleri
içimden sevgiler sunan, şarkıların nağmeleri de şu anda geçti
neden ki, neden hiç durmadılar
açım ben, açım herşeye
boğazıma kadar, zıkkımlar içim de dolu
nice senelerdir de; uyumadım ki, yatağım hep ıslak
yastık, tuz kokuyor
gözlerim de, aç ve açıkta çıplak
herşeye muhtaç bıraktılar, kaşlar bile taşlar oldu
bizi bizlere de, düşman yaptılar
fadimem; gönül kapıma geldi ya da, gelecekti ya!
neden ki hala, gelmedi?
ne oldu ki gönüller, bunca çook... uzak?
sokuldu içlerimize, tüm haşmetiyle bir değersizlik
vefasızlık gönüllerin, pak deryalarını boğdu
hicranlardır, artık bizim dostlarımız
söndü gözlerde ki, o saf ışıltılar
kuru bir ekmek ve acı bir soğanın, huzuruna muhtaç bıraktılar...
(11.03.2012) AZAP...
Kayıt Tarihi : 11.3.2012 23:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kaybolan değerlere bir ağıttı...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!