Türkuaz deniz,
Kurşunî Kız Kulesi,
Gurup vakti Sultanahmed,
Ve gri bulutlarla örtülü Topkapı Sarayı,
Ve hâlâ nûrlu Üsküdar..
Deniz üstünde bir vapur,
İçinde bir sevdalı var..
Sevdâm bu güzelliklere;
Bana 'yaz! ' diyen güzele,
Yazdıran 'En Güzel'e..
Şiir gemisiyle aşk denizinde yol aldığım,
Beni var eden 'Çok Özel'e..
Rüzgâr saçlarını savururken yâre doğru,
Sevdâsını uçuran el'e..
Bir mevsim açıp, dört mevsim boyunca,
Hep “O” kokan güle...
Hâlâ O'ndan 'iz'ler taşıyan,
Ve aşkıyla yaşayan yedi düvele...
Vapurum ve vapurlar,
Bir bir iskeleye yanaşmakta..
Benim sığındığım limanda siz varsınız,
Ve her biriniz kalbime demir atmakta..
Bu gemide yük yok;
Ne ki gitgide sevdâya bakmakta..
Verince nefs-i emmâre ağırlık,
Tek çâre onu ateşe atmakta
Ve nefsini 'hiç'lemek Hakk'ta...
Ben size sevdâlıysam,
Siz de sevdâlanın artık!
Bana, yahut bir bahtiyâra,
Ama siz de yanın artık! ..
Bitsin gönlü kapalı mevsiminiz,
Bahara, aşka, Allah'a uyanın artık!
Yürürken bu vâdide mesrûr ve mes'ut;
Buruk bir tebessümle beni de anın artık! ..
Seyri taze bir gelin, mağrur bir kuğu,
Etrâfı bir inci: Boğaziçi!
Her duruşta pervânesinin dokuduğu,
Bir ebrû teknesinin rengârenk içi!
Ey vapur! Bu Peygamber müjdelisi şehirde,
Ve o teknede, küçük bir noktayım işte..
Binbir türlü renk ve lezzet almaktayım,
Seninle her gidişte, seninle her gelişte...
(3 Nisan 2002 Çarşamba)
(Kadıköy)
Kayıt Tarihi : 13.4.2006 00:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!