Evel zaman'ın bağrında, dümdüz arazileri, yemyeşil yaylaları, yaylalarında; sürü,sürü koyun,kuzuları olan, bir köy vardı.Yaylalarda, berivanlar Güneşin kendisini göstermesiyle, soğuk kar sularıyla sulanan koyunları, sağmak için, ellerine küleklerini alır, çobanlar sırayla, memeleri süt dolu koyunları, bere sürer; berivanlar sağmaya koyulurlardı...
Yaylada, kuyular vardı; ama,Temus Ağustosta suyu ısınırdı.Bundan dolayı, baharda koyaklara biriken kar'ın üstünü saman'la, keven'le kaplarlar; diğer kışa kadar erimesi önlenirdi Kütük,kütük kesip; tahta yalaklara koyarlardı. Kar eriyince; türlü, türlü şifalı otlarl'a yayılan koyunlar'da herderde deva katık toplanırdı.tereyağı çokelek peynir
Köylülerin iki,ağa'nın yedi sürüsü vardı.Berivanlar, ağa'nın koyunlarını sağmadan kendi koyunlarını sağamazlardı.Aynı köyde kocalarının kendi tarlalarını ağanın tarlalarında sonra ektikleri gibi...
Yaylaya çerçiler gelirdi.Katırlara yüklü cemekanlar; kapalıçarşı'da sarraf tezgahlarına benzerdi.Diğer katırlar'ın hurçlarında; kuru üzüm keçi boynuzu olurdu. Bazı çerçiler kilisten kaçak kutnu kumaşlar geririrlerdi. Yaşlılar kendilerine zıbınlar genç kızlara gelinlere allı pullu entariler dikerlerdi.Çocuklar kıl çadırlarda yun deri getirir keçi boynuzu kuru üzüm alır hep birlikte paylaşır yerlerdi. Aralarında senlik benlik yoktu. Sanki birbirilerinin kardeşi gibiydiler. Anneler çocuklarını obadaki diğer çocuklardan ayırmazlardı.
Obadaki kadınlaın; okuma yazmaları yoktu. Hatta içlerinde şehiri hiç görmemişleri bile vardı.Ağanın yayla evinde; radyo sesleri gelirdi.Dadyo da türkü çıktrığında, kadınlar teşilerini alır, hemen yaklaşır ip eğermeye başlarlardı.Ozaman İranda yayın yapan Dange kurde diye başlayan bir radyo yayınyapardı. ikindi zamanı oba toplanır yayını pür dikkat dinlerlerdi. İran nere Türkiye nere Türkçe, Kürtçe ayrımı yapacak durumda bile deyillerdi. sadece kürtçe yayını tam anlıyorlardı. Kürkçe türküleri kaçırmıyorlardı.
Yine ağanın konağında bir ziyafet vardı. çevre köylerde hali vakti yerinde hatırı sayılır ağaları davet etmişti. fakir bir köyde saz çalan türkü söyleyen iki ğenç çağırmişlar; ağalar raki içiyor; gençler saz çalıp eğleniyorlardı.Gözlerinde özürlü köylüsünün; oğlağini,yine seni askere çağıryorlar diyip kesmişti. Her defasında askerlere rüşvet verdim, seni askere aldırmadım,yerine bir kuzu bir oğlak gönder, der kesip misafirleriyle dangoşt yapar yerlerdi.Sobet koyulaştı gittikçe
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam