Bizim türkümüzde gurbet var artık.
Hasret var, yürek var, toprak var balam
Gönlümüzü sımsıcak alan topraklar
Tiyan-Şan, Kadır-Gan Dağları'na dek uzar
Kim demiş vatanımız Edirne'den Kars'a kadar.
Kerkük'te kurşunlar ansızın bizi vurur
Sürüklenir sokaklarda başsız cesetlerimiz
Zulüm bir hançer gibi içimize oturur
Bir mağara devrinden arta kalan insanlar
Kerkük'te kan kusturur...
Uzar gider bir sessizlik içinde
Bir uçtan bir uca Türkistan toprakları
Beyaz altın dediğimiz pamuk tarlalarına
Çöreklenir yedi başlı kızıl yılan
Baş kaldırsa esarete yeni bir Osman Batur Han
Bebekler bile vurulur beşiklerinde
Kana boyanır Türkistan.
Basmış kanlı çizmeler toprağına bir defa
Çiğnenmiş kara kalpaklar, temiz duvaklar
Susmuş minarelerinde mübarek ezan
Prangaya vurulmuş bir mahkûm gibi çaresiz
Boynu büküktürkülerde güzelim Azerbaycan.
Bir kanlı ağıt söylenir şimdi Kırım'da
Biz duyarız Kırım'ın öldüren feryadını
Bir büyük destanla birlikte yeniden yazacağız
Kırım topraklarına Kırım Türkünün adını.
Balkanlarda büyük, öksüz kubbeler
Minareler, şadırvanlar, kervansaraylar
Bizi söyler, anlatır Mimar Sinan'dan beri
Üsküp'te, Estergon'da, bir atar damar gibi
Davullar, zurnalar ve serhat türküleri...
Yüzyıllardan beridir Altaylardan Tuna'ya
Bizim türkülerimizdir söylenen
Konuşan dil, bizim dilimizdir
Renk renk, nakış nakış uzayan toprak değildir
Kilimlerimizdir...
Yine bir dağ gibi, bir dev gibi doğrulacağız
Yeni bir ruh doğacak toprağımızdan
Tanıyacak bizi dünya yeniden heyecanla
Burma bıyığımızdan, kalpağımızdan.
Bizim türkümüzde gurbet var artık.
Hasret var, yürek var, toprak var balam
Gönlümüzü sımsıcak alan topraklar
Tiyan-Şan, Kadır-Gan Dağları'na dek uzar
Kim demiş vatanımız Edirne'den Kars'a kadar.
Kayıt Tarihi : 23.3.2002 16:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Budinin Sesini Duyar Gibiyim
Neden bilmem havalardanmıdır
Duyar gibiyim bugün mehter şarkısını
Atların şaha kalkışını duyar gibiyim
Tekbire karışmış nal takırtısını
Estergonda top güllesinin ateşiyle
Bir meşale gibi gökyüzünde
Tekbir sesiyle binlerce levend
Yürüyordu padişahın izinde
Belgratta kışlayan atlarımız
Bir şerit gibi tunada sulanırdı
Kosovadan geçen akıncılar
Kırıma kanatlanırdı
Huhuya karışın iftar kokan ezan sesini
Üsküpte minarelerden duyar gibiyim
Al al konaklar çil çil kubbeler
Onlarca camii sayar gibiyim
İçinden geçerken ritim tutup oynayan
Akıncıların al beyaz atları
Bir başka söylenirdi saraybosnada
Kerkük türküsü yemen ağıtları
Akıldan kim çıkarırır göremem fakat
Tuna içinden akardı yara yara
Gel diye çağıran boğuk sesini budinin
Duyar gibiyim vermiş rüzgara
Yunus gibi dervişlerin dilinde
Ağaç tekkelerinde hu sesi
Mevlananın dinlenir kandil altında
Ney ritimli yanık mesnevisi
Her taraf tarih bir uçtan bir uca
İz düşmüşüz tarihe tarihten beri
Neslimin bir kağıda bir taşa
Nakış nakış name yazan elleri
İlhan Yüksel
TÜM YORUMLAR (10)