Bizim Sevdamız Yıldızlara Sığar Ancak

Bu gece nasıl duman başım,
Bilsen ne isyanlardayım sensizliğe,
Ne ateşler sarar dört bir yanımı
Alazlanır sensiz aldığım her nefeste
Vermem kimseye en günah dolu bir anımı bile,
Veririm sen iste canımı…

Haydi, kader şimdi sor bana
Sormadığın bütün hesapları,
Hatırlat yüreğimin bu sevgiye aczini,
Acıt canımı alabildiğince
Acıma sakın, kıy bana zalimce,
Ve bütün makamlar nihavent olana kadar
Ruhum en derin sarhoşluğundayken aşkın
Bana ne yapabilirsen yaptın…
Sonrası mı?
Avucunu yalarsın!
Kaptırmam sana son mutluluk kozumu,
Yolarımı kapasan yağmurdan, selden,
Peş-peşe depremler yaratsan önümde engel,
Gözyaşlarıma söz geçirsen bile,
Deli gönlüm dönmez bu sevdadan
Nafile…

Beş kıtaya tek-tek sürgün etsen de bu bedeni,
Elbet ben de kader
Pişman edeceğim bu yaptıklarına seni.
Susmayacak deli yüreğim şu andan sonra,
İsyansa isyan, küfürse küfür be!
Ne yazar tüm bildiğin oyunları oynasan,
Ne yazar kâinatı durdursa gücün,
Kaç kuruş eder nazarımda
Bu kez düşeş gelirse
Hayat kumarındaki zarımda…

Ben bu deli yüreğimle az mı boğuştum,
Tut ki sevmeye tövbekâr olmuştum,
Bozuyorum ulan kader tövbemi,
Ben de seveceğim en deli-deli,
Ben taşıyacağım
Ölümsüz aşkların sancağını mahşere,
Pes de artık,
Debelenme boş yere…

Sakın unuttum sanma
Gurbetleri vatan ettiğini gönlüme,
Ama bu kez ben gurbete gönüllüyüm,
Tut ki gözünde yaşayan bir ölüyüm,
Kalkıyorum sana inat
Senin bana layık gördüğün makberden,
Söyle şimdi seni kim kaldıracak yerden?
Kim inanacak ilk kez yenik düşen kadere,
Sen kurşunlarını havaya sık
Senin kurşunun işlemez bu askere…

Hak ettik sarı gül tomurcuğum
Helal bize doyumsuz mutluluklar,
Kimselere
Kırdırmayacağız çiçek açan dallarımızı,
Sana söz,
Sana yemin Ege’nin kızı…
Ay ışığı en parlak bize yansıyacak,
Dünya dar gelir sevgimize,
Bizim sevdamız yıldızlara sığar ancak…

“Gurbet Meleğime”
İstanbul 12.11.2009 saat: 22.02 Murat Nail Güney
..