Bizim Okulun Halleri Şiiri - Çiğdem Kader

Çiğdem Kader
8

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Bizim Okulun Halleri

Size bir mektup diye beynimi gerdim gerdim,
Postaladım ruhumu edebiyat bendine.
Gece tam saat üçte destanıma son verdim.
Herkes hakkını alsın ve pay biçsin kendine.

Tepemize Demokles kılıcı gibi iner,
Resimci Ahmet Bey’in tâ milâtlık kalemi.
Kadıoğlu kendisi söyler, kendisi dinler.
Nurcan, taşır gibidir dünyadaki elemi.

Sabahleyin ısıtır, buz tutan içimizi
Figen’in vakıf kurup dağıttığı çayları.
Semranım’ın görüp te anlattığı bin dizi..
Canan’ın öyküleri gevşetir tüm yayları.

Tüm okula aşevi görevini üstlenir,
Sibel ile Nilgün’ün fıstıklı çerezleri.
Tatlı çocuklarıyla ilk gazinoyu kuran,
Aynur geliyor Aynur, gümbürdeterek yeri.

Müdürlük sınavları geriye çark edince,
Çalışkan Nazmi Bey’in güneş doğar bahtına.
Durak Bey bir mıntıka yüzbaşısı nezdinden,
Terfi ettiler şimdi, tercümanlık tahtına

Âkif’in dediğince toprağı değil dostlar,
Bizim Cihan’ı sıksan nezâket fışkıracak.
Kemal Turan sütliman gibi görünür amma,
Kim bilir nedir yine tüm sabrını yıkacak?

Bilâl mi? Gidişine şapkalar çıkarmalı,
Aydın’ın Beşiktaşlı o durgun efesine.
Her bayrak töreninde, sırtlanır istiklâlı
Kimse güç yetiremez Baytemur’un sesine.

Galip, aynı saatte beş kişiye beş ayrı,
Yerde randevu veren bir ayaklı kitaptır.
Okulun tamircisi.. Ah, pardon! Öğretmeni,
Ne derdin varsa danış, arızan varsa yaptır.

Mutemet Köksal Bey’in birden kayboluşları,
Aramızda, bin yıllık firâr hissi yaratır.
Yatağını ıslatan, ağlaşan çocukları,
Bakıcı Ayşe’mizi köşe-bucak aratır..

Sanırsın, dağ başında bir köyün korucusu,
Akşama dek yayılır okulun her yerine.
Öldür Allah, hiç kimse, bizim Mustafa Bey’i,
Altın taht verse bile, oturtamaz yerine.

Müfredat ile saç-baş sabaha varam derken,
Bir damla uyku bizim Zerrin’e haram oldu.
Olası mı şaşmamak Hami Bey’in sabrına,
Acep doksan dokuzluk tespihe mi ram oldu?

Ferhat ile Ediz’in, arabanın ruhundan,
Mana çıkarma şekli, Ford’u bile delirtir.
Tek tarz galericiler, aracın nesi yamuk,
Nesinde boya varsa iğneye dek belirtir.

Hilmi’nin inci-boncuk feyzi Venüs’ten miras.
Gün be gün, sanatının rengârenk dehlizinde.
Bizim’çin her töreni yüklenir Kemal Kavas,
Gazi olur, açarak bir menüsküs, dizinde.

Bizim ufak oğlanı gönderdik te askere,
Hüseyin Saçı, kışla türküsüyle dolanır..
Nevin, Malkoçoğlu’nu aratmaz hiçbir yere.
Kocaman haritayı yalınkılıç kuşanır.

Semra Tom, derse konu yetiştirme derdinde.
Sabahlar, Nasip Bey’in kriz tutma anıdır.
Dokunmayın keyfime, usta-çırak nezdinde,
Büyük şair Hadi’yle atışma zamanıdır:

Ve Meryem Hanım’ın bir eli kalem,
Bir eli, yüzünü kurcalar durur.
Yırtığı, söküğü meydana çıkan,
Ne hikmetse, bizim Dilek’i bulur.

Oduncumuz Aksoy, rüzgâr önüne,
Katılmış bir yaprak gibi dolaşır.
Ve Maho Ağa’yla gideriz güme.
Durmadan kahkaha krizi taşır..

Yazacak kimse kaldı mı acaba?
Sıraya girsinler varsa daha.
Kutlu olsun gününüz arkadaşlarım,
Allah’a ısmarladık, Allah’a..

(24 Kasım 2007)

Çiğdem Kader
Kayıt Tarihi : 14.12.2007 01:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Çiğdem Kader