1. Bölüm
Hani bir köy vardı uzaklarda
Gitmesek te gelmesek te bizim dediğimiz
Görmeden benimsediğimiz
Uzaktan uzağa sevdiğimiz
Hiç ilgilenmediğimiz
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bizim Köyün Destanı
(Kimler Geldi Kimler Geçti Bu Köyden)
Köyümüzde üç dört oda varıdı,
Orta yerde mangal dolu korudu,
O zamanlar geçim hayli zorudu,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Kıpık Emmim” örste tırpan dişerdi
“Tohur Salim” bağ komazdı eşerdi,
“Karacüvek” dişi komüş koşardı.
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Şükrü Emmim” zollu sınır sürerdi,
Komşulara kağnı saban kurardı.
“Üseyn ağa” muhkem duvar örerdi,
Kimler geldi kimler geçti bu koyde n.
“İbraam Emmim’in” kumük dişleri,
“Arif Ağnın” karman çorman işleri,
“Kâzım Ağnın” çatık çatık kaşları,
Kimler geldi, kimler geçti, bu koyden.
“Kupkıran’ın” öyküsü çok acıklı,
Hep süründü garip çollu çocuklu,
“Çollu Memet desen,” yayvan bacaklı,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Totuk” yol boyunda çöl çöp toplardı,
“Apil emmim” pire gibi zıplardı,
“Kara Yılan” hopur hopur hoplardı,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Latif Çavuş” nice harplere girmiş,
“Topal Salih” Yunan zulmünü gormüş,
“Goca Yonuz” epey kır bayır sürmüş,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Kekeç Mıstık” konuşurken tınlardı,
“Kadir Ağa” söylemeden anlardı,
“Çürük Yaşar” inim inim inlerdi,
Kimler geldi, kimler geçti, bu koyden.
“Küpkıran’ın Şükrü” gencecik getmiş,
“Hac’Amed’i” hovardalık tüketmiş,
“Turan’a” nettiyse tamahı etmiş,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Sağır Ahmet” ecik tuhaf biriydi,
“Gevşek Gazi” tam bi gönül eriydi,
“Sami” için ne söylesem yeriydi,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Şipşiliğin Arap” koyden goçtüydü,
“Mahir’in” üstüne duvar uçtuydu,
“Ziyanoğlu” zaten serden geçtiydi,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Koca Mıstık” o saf aklından buldu,
“Kara Mamut” desen kazadan öldü,
“Haydar Ağ‘ya” kanser pek erken geldi,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Nutfu Emmim’i” bir nüzol götürdü,
“Cemahat’i” astım yedi bitirdi,
“Apık” ecelini kendi yetirdi,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Kadir Ağ’nın Mıstık “ gibi sabiler,
Küçücükken gidenlere tabiler,
Dayıoğlum şair “Mıstık Abiler”,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Kamil Emmim” akşam sabah candadır,
Yaşına bakarsan “Gıdo” ondedir,
Kimbilir belki de sıra bendedir,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Ferik nenem” birez söllüm söklümdü,
“Zekiye’nin” evi, dıklım dıklımdı,
“Şekire’nin beli, iki buklümdü,
Kimler geldi, kimler geçti, bu koyden.
“Hatem nenem”hayırı çok severdi,
“Hanim nenem” dizlerini uvardı,
“Şipşilik” sokuda bulgur düverdi,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Satı nenem” gou-gaybet ederdi,
“Kazım Ağ’nın” karı cücük güderdi,
“Yonuz’un” avradın ömrü hederdi,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Rabiye Karı” çok Kur’an okurdu,
“Makkan” gobümeden işlik dokurdu,
“Şefika Nenem” desen hayli fakirdi,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Reşide” tevatür metel satardı,
Gelene gedene nazar atardı,
“Hukkûk Karı” hep çardakta yatardı,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Kemaliye” kıyak çörek çekerdi,
“Tangır Nenem” yamar yamar dikerdi,
“Döndü” tüllü tevür zavzu ekerdi,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
“Anşa Nenem” baston elde gezerdi,
“Elmas Ebem” çok yüzellik dizerdi,
“Nimet” süt anamdı eser tozardı,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
Kendini bilmeyen aslın neyleye,
Bizi bizden sonrakiler söyleye,
Mevla’m hepsine rahmet eyleye,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
KURTOĞLU der Eskekin’den nicesi,
Kondu göçtü böyle genci kocası,
Şimdi tütmez bir çoğunun bacası,
Kimler geldi kimler geçti bu koyden.
03-Ekim–1997
Rifat Kurtoğlu
bu destanı daha önce de okumuştum. o eski köylreden eser kalmadı üstad. köyü köylüyü yok ettiler siyasiler.anlamlı bir destan tebrikler üstadım.
HOYRAT VURMUŞ KÖYÜ
YOLLAR PERİŞAN
Bedir ay bacaya bağdaş kurardı
Şavkı vurup yolu beli sarardı
Ayna gibi gökten yıldız yağardı
Yıldızlarda hüzün yeller perişan
Guguklar ötünce açar söğütler
Gocalar oturup genci öğütler
Türküler susmuş da yanar ağıtlar
Hoyrat vurmuş köyü yollar perişan
Ülker’le kalkar da evin gelini
Tarabulus kuşak sarar belini
Kınalar elini tatlar dilini
Kınası solmuş da eller perişan
Eskiler kalmamış göçüp gitmişler
Yalayıp yaşamı geçip gitmişler
İyi kötü yolu geçip gitmişler
Bir tahtası kalmış sallar perişan
Kördikene bakıp bilir zamanı
Gün vurunca olur öğle zamanı
Taşa tutun bu yazıyı yazanı
Beter olsun kader kullar perişan
Koca köyde üç beş ihtiyar kalmış
Bentler yıkılmış bükleri sel almış
O koca çınarda birkaç dal kalmış
Çürümüş gövdesi dallar perişan
Kime ne ettik ki bu kimin ahtı
Kapanmış talihi bağlanmış bahtı
Viraneler imiş baykuşun tahtı
Kervan geçmez olmuş beller perişan
Bahar ile burada kuşlar uçardı
Başımızdan kavak yeli geçerdi
Laleler sümbüller güller açardı
Hoyrat vurmuş bağı güller perişan
Bebeği beler sallama beşiğe
Ana yürür baba biner eşeğe
Konu komşu gideridi keşiğe
Keşik unutulmuş bağlar perişan
İnlik çınlık basmaz olmuş eşiğe
Bunlar dert olmaz mı seven aşığa
Yiğitler muhtaç olmuşta düşüğe
Kalmış taş başında ağlar perişan
Sevdalanan gençler’ haydi’ söylerdi
Sazını alıp gizli gizli ağlardı
Türbeye yaşlı mendilin bağlardı
Bakıp ağladığım dağlar perişan
Yiğitler gezerdi kara sevdalı
Güzelleri vardı eli kınalı
Kimi Kerem idi kimi de Aslı
Haydi’si kalmış da Aslı perişan
Haydi ağ güzelim nidelim haydi
Bura gurbet olmuş gidelim haydi
Sürü sürü derdi güdelim haydi
Gitsek de kalsak da haller perişan
Mahmut NAZİK 14.09.2007 Mersin
Haydi söyler gençler kara sevdalı
(Ay doğar bacaya bağdaş kurardı)
Haydi: Bozyazı Dereköy’e has bir içli bir yakım, ağıt çeşidi. Genelde gurbete, askere gidenlere, ölenlere duyulan özlemi, kavuşmak için ne yaptıklarını, ne yapacaklarını, anıları dile getirilir.
İlk dizesi konu olan kişinin adıyla başlar. Dizelerinde uyak olmasa da olur. Önemli olan ağıdı yakanın iç dökmesidir. Ağlayıp boşalmasıdır.
Haydi a çocuğum –sevdiğim, ayşaem,..-haydi
Çiçekler açtı gel a Hatmam haydi
Obalar göçtü gel a Hatmam haydi
Haydi haydi haydi gel…
Evet bir zamanlar köylerimizde bunlar vardı ve en güzeli harman kaldırırken içilen çayın tadıydı, yanına analarımızın yaptıkları yufka arası çökelekler bir başkaydı şimdi o manzaraları göremiyoruz çünkü ülkemde her şeyi öldürdükleri gibi çiftçiliği de öldürdüler ithal oldu herşey güzel bir şiirdi alıp beni bir an köyüme götürdü Yusuf dost kalemine ve yüreğine sağlık diyor tam puanımla sizi ve şiirinizi selamlıyorum...
Ne muhteşem bir şiir... Ne yazık ki bu zevkle okuduğumuz ve olması gereken güzellikteki köyün, bu kadar değişebilmiş olması beni çok üzdü. Tam diyordum ki, 'iyi ki oraları değişmedi' diye.
Ne yazık ki, insanlardan, iklime, meyvelerden, alışkanlıklarımız, davranışlarımıza kadar her şey değişti. İnşallah herşey düzelir yine... Tam puanımla kutluyorum. Saygılar...Hâlenur Kor
Dere üzerinde ki köprü yıkıldı
Kenarında ki söğütler yakıldı
Bir yakadan bir yakaya
Nefret ile bakıldı
Kurşunlar sıkıldı
Huzur yok oldu
Dostluk soldu
Dayanışma kalmadı
Kimse ibret almadı
Bir öfkeye kurban oldu delikanlılar
Sokaklarda kan akardı
Analar evlatlarına ağladı
Yol yapan dozer vardı
Ekin eken traktör vardı
Otomobiller çoğaldı
Huzuru getirecek çareler bulunamadı
Yitirilen huzur aranmaktaydı
Gençler okuyup ayrıldı
Huzur için köyden kaçtı
Yaşlılar rahmete erdi
Köy boşaldı
Geriye bomboş kalan evler kaldı
...kutluyorum
namık cem
Bizim köyün destanı Türkiyemizin destanıyla birebir örtüşmüş Yusuf Bey..Aslında duygularımızın tercüman olan,bu şiirinizin her bir dizesi anlamlı güzel bir destan olmuş...Yalnız ben size haddim olmayarak bir öneride bulunmak istiyorum..Şiirinizi bölümlere ayırıp sıra nosuna göre yayınlarsanız daha kolay okunur ve yorumlanır..Kaleminize sağlık...Saygılarım yüreğinize..Lamia CANAY....
Yusuf Bey,
Gerçek bir masalı anlatmışınız tüm güzellikleri ve tüm hüznüyle...Hüzün diyorum,çünki güzelliklerin bu denli yok edilişi tabii ki hazindir.
Ne oldu masalın sonunda ? Onlar(yokediciler)ermiş
muradsna,biz çıkmışız kerevete de değil,açığa...
Güzel bir konuyu teferruatıyla incelemişsiniz. Teşekkür ve tebriklerimle,
Ünal Beşkese
Üsdat,
Kırsal yaşam dediğimiz, bugünden özlü
çok sağlam bir karekterizesi olan hayatın
hikayesini değil kendisini kaleme almışsınız.
Daha iyiye doğru dileklerimle,
Sizin köyün kaderi gibi oldu tüm köylerimizin kaderi.
Şiiriniz uzuncaydı ama insanı sıkmayan ve okumaktan zevk duyulan bir şiirdi, zamanı çok güzel anlatmışsınız ve o günleri elbette bizlerde yaşadık ve gördük. Sizi ve kaleminizi kutlarım dost.Tam puan. Bilal Esen
Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta