7---bizim Köyün Destanı Şiiri - Yorumlar

Yusuf Değirmenci 3
1685

ŞİİR


112

TAKİPÇİ

1. Bölüm

Hani bir köy vardı uzaklarda
Gitmesek te gelmesek te bizim dediğimiz
Görmeden benimsediğimiz
Uzaktan uzağa sevdiğimiz
Hiç ilgilenmediğimiz

Tamamını Oku
  • Rifat Kurtoğlu
    Rifat Kurtoğlu 28.02.2012 - 23:23

    Bizim Köyün Destanı

    (Kimler Geldi Kimler Geçti Bu Köyden)


    Köyümüzde üç dört oda varıdı,
    Orta yerde mangal dolu korudu,
    O zamanlar geçim hayli zorudu,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Kıpık Emmim” örste tırpan dişerdi
    “Tohur Salim” bağ komazdı eşerdi,
    “Karacüvek” dişi komüş koşardı.
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Şükrü Emmim” zollu sınır sürerdi,
    Komşulara kağnı saban kurardı.
    “Üseyn ağa” muhkem duvar örerdi,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyde n.

    “İbraam Emmim’in” kumük dişleri,
    “Arif Ağnın” karman çorman işleri,
    “Kâzım Ağnın” çatık çatık kaşları,
    Kimler geldi, kimler geçti, bu koyden.

    “Kupkıran’ın” öyküsü çok acıklı,
    Hep süründü garip çollu çocuklu,
    “Çollu Memet desen,” yayvan bacaklı,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Totuk” yol boyunda çöl çöp toplardı,
    “Apil emmim” pire gibi zıplardı,
    “Kara Yılan” hopur hopur hoplardı,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Latif Çavuş” nice harplere girmiş,
    “Topal Salih” Yunan zulmünü gormüş,
    “Goca Yonuz” epey kır bayır sürmüş,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Kekeç Mıstık” konuşurken tınlardı,
    “Kadir Ağa” söylemeden anlardı,
    “Çürük Yaşar” inim inim inlerdi,
    Kimler geldi, kimler geçti, bu koyden.

    “Küpkıran’ın Şükrü” gencecik getmiş,
    “Hac’Amed’i” hovardalık tüketmiş,
    “Turan’a” nettiyse tamahı etmiş,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Sağır Ahmet” ecik tuhaf biriydi,
    “Gevşek Gazi” tam bi gönül eriydi,
    “Sami” için ne söylesem yeriydi,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Şipşiliğin Arap” koyden goçtüydü,
    “Mahir’in” üstüne duvar uçtuydu,
    “Ziyanoğlu” zaten serden geçtiydi,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Koca Mıstık” o saf aklından buldu,
    “Kara Mamut” desen kazadan öldü,
    “Haydar Ağ‘ya” kanser pek erken geldi,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Nutfu Emmim’i” bir nüzol götürdü,
    “Cemahat’i” astım yedi bitirdi,
    “Apık” ecelini kendi yetirdi,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Kadir Ağ’nın Mıstık “ gibi sabiler,
    Küçücükken gidenlere tabiler,
    Dayıoğlum şair “Mıstık Abiler”,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Kamil Emmim” akşam sabah candadır,
    Yaşına bakarsan “Gıdo” ondedir,
    Kimbilir belki de sıra bendedir,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Ferik nenem” birez söllüm söklümdü,
    “Zekiye’nin” evi, dıklım dıklımdı,
    “Şekire’nin beli, iki buklümdü,
    Kimler geldi, kimler geçti, bu koyden.

    “Hatem nenem”hayırı çok severdi,
    “Hanim nenem” dizlerini uvardı,
    “Şipşilik” sokuda bulgur düverdi,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Satı nenem” gou-gaybet ederdi,
    “Kazım Ağ’nın” karı cücük güderdi,
    “Yonuz’un” avradın ömrü hederdi,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Rabiye Karı” çok Kur’an okurdu,
    “Makkan” gobümeden işlik dokurdu,
    “Şefika Nenem” desen hayli fakirdi,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Reşide” tevatür metel satardı,
    Gelene gedene nazar atardı,
    “Hukkûk Karı” hep çardakta yatardı,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Kemaliye” kıyak çörek çekerdi,
    “Tangır Nenem” yamar yamar dikerdi,
    “Döndü” tüllü tevür zavzu ekerdi,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    “Anşa Nenem” baston elde gezerdi,
    “Elmas Ebem” çok yüzellik dizerdi,
    “Nimet” süt anamdı eser tozardı,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    Kendini bilmeyen aslın neyleye,
    Bizi bizden sonrakiler söyleye,
    Mevla’m hepsine rahmet eyleye,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    KURTOĞLU der Eskekin’den nicesi,
    Kondu göçtü böyle genci kocası,
    Şimdi tütmez bir çoğunun bacası,
    Kimler geldi kimler geçti bu koyden.

    03-Ekim–1997

    Rifat Kurtoğlu

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal 08.10.2009 - 19:38

    bu destanı daha önce de okumuştum. o eski köylreden eser kalmadı üstad. köyü köylüyü yok ettiler siyasiler.anlamlı bir destan tebrikler üstadım.

    Cevap Yaz
  • Mahmut Nazik
    Mahmut Nazik 30.07.2009 - 14:59

    HOYRAT VURMUŞ KÖYÜ
    YOLLAR PERİŞAN
    Bedir ay bacaya bağdaş kurardı
    Şavkı vurup yolu beli sarardı
    Ayna gibi gökten yıldız yağardı
    Yıldızlarda hüzün yeller perişan


    Guguklar ötünce açar söğütler
    Gocalar oturup genci öğütler
    Türküler susmuş da yanar ağıtlar
    Hoyrat vurmuş köyü yollar perişan

    Ülker’le kalkar da evin gelini
    Tarabulus kuşak sarar belini
    Kınalar elini tatlar dilini
    Kınası solmuş da eller perişan

    Eskiler kalmamış göçüp gitmişler
    Yalayıp yaşamı geçip gitmişler
    İyi kötü yolu geçip gitmişler
    Bir tahtası kalmış sallar perişan

    Kördikene bakıp bilir zamanı
    Gün vurunca olur öğle zamanı
    Taşa tutun bu yazıyı yazanı
    Beter olsun kader kullar perişan

    Koca köyde üç beş ihtiyar kalmış
    Bentler yıkılmış bükleri sel almış
    O koca çınarda birkaç dal kalmış
    Çürümüş gövdesi dallar perişan

    Kime ne ettik ki bu kimin ahtı
    Kapanmış talihi bağlanmış bahtı
    Viraneler imiş baykuşun tahtı
    Kervan geçmez olmuş beller perişan

    Bahar ile burada kuşlar uçardı
    Başımızdan kavak yeli geçerdi
    Laleler sümbüller güller açardı
    Hoyrat vurmuş bağı güller perişan

    Bebeği beler sallama beşiğe
    Ana yürür baba biner eşeğe
    Konu komşu gideridi keşiğe
    Keşik unutulmuş bağlar perişan

    İnlik çınlık basmaz olmuş eşiğe
    Bunlar dert olmaz mı seven aşığa
    Yiğitler muhtaç olmuşta düşüğe
    Kalmış taş başında ağlar perişan

    Sevdalanan gençler’ haydi’ söylerdi
    Sazını alıp gizli gizli ağlardı
    Türbeye yaşlı mendilin bağlardı
    Bakıp ağladığım dağlar perişan

    Yiğitler gezerdi kara sevdalı
    Güzelleri vardı eli kınalı
    Kimi Kerem idi kimi de Aslı
    Haydi’si kalmış da Aslı perişan

    Haydi ağ güzelim nidelim haydi
    Bura gurbet olmuş gidelim haydi
    Sürü sürü derdi güdelim haydi
    Gitsek de kalsak da haller perişan


    Mahmut NAZİK 14.09.2007 Mersin
    Haydi söyler gençler kara sevdalı
    (Ay doğar bacaya bağdaş kurardı)

    Haydi: Bozyazı Dereköy’e has bir içli bir yakım, ağıt çeşidi. Genelde gurbete, askere gidenlere, ölenlere duyulan özlemi, kavuşmak için ne yaptıklarını, ne yapacaklarını, anıları dile getirilir.

    İlk dizesi konu olan kişinin adıyla başlar. Dizelerinde uyak olmasa da olur. Önemli olan ağıdı yakanın iç dökmesidir. Ağlayıp boşalmasıdır.

    Haydi a çocuğum –sevdiğim, ayşaem,..-haydi
    Çiçekler açtı gel a Hatmam haydi
    Obalar göçtü gel a Hatmam haydi
    Haydi haydi haydi gel…

    Cevap Yaz
  • Kazım Doğan
    Kazım Doğan 18.07.2009 - 17:54

    Evet bir zamanlar köylerimizde bunlar vardı ve en güzeli harman kaldırırken içilen çayın tadıydı, yanına analarımızın yaptıkları yufka arası çökelekler bir başkaydı şimdi o manzaraları göremiyoruz çünkü ülkemde her şeyi öldürdükleri gibi çiftçiliği de öldürdüler ithal oldu herşey güzel bir şiirdi alıp beni bir an köyüme götürdü Yusuf dost kalemine ve yüreğine sağlık diyor tam puanımla sizi ve şiirinizi selamlıyorum...

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor 18.12.2008 - 12:01

    Ne muhteşem bir şiir... Ne yazık ki bu zevkle okuduğumuz ve olması gereken güzellikteki köyün, bu kadar değişebilmiş olması beni çok üzdü. Tam diyordum ki, 'iyi ki oraları değişmedi' diye.

    Ne yazık ki, insanlardan, iklime, meyvelerden, alışkanlıklarımız, davranışlarımıza kadar her şey değişti. İnşallah herşey düzelir yine... Tam puanımla kutluyorum. Saygılar...Hâlenur Kor

    Cevap Yaz
  • Namık Cem
    Namık Cem 17.12.2008 - 16:04

    Dere üzerinde ki köprü yıkıldı
    Kenarında ki söğütler yakıldı
    Bir yakadan bir yakaya
    Nefret ile bakıldı
    Kurşunlar sıkıldı
    Huzur yok oldu
    Dostluk soldu

    Dayanışma kalmadı
    Kimse ibret almadı
    Bir öfkeye kurban oldu delikanlılar
    Sokaklarda kan akardı
    Analar evlatlarına ağladı

    Yol yapan dozer vardı
    Ekin eken traktör vardı
    Otomobiller çoğaldı
    Huzuru getirecek çareler bulunamadı
    Yitirilen huzur aranmaktaydı
    Gençler okuyup ayrıldı
    Huzur için köyden kaçtı
    Yaşlılar rahmete erdi
    Köy boşaldı
    Geriye bomboş kalan evler kaldı

    ...kutluyorum
    namık cem

    Cevap Yaz
  • Lamia Canay
    Lamia Canay 17.12.2008 - 13:18

    Bizim köyün destanı Türkiyemizin destanıyla birebir örtüşmüş Yusuf Bey..Aslında duygularımızın tercüman olan,bu şiirinizin her bir dizesi anlamlı güzel bir destan olmuş...Yalnız ben size haddim olmayarak bir öneride bulunmak istiyorum..Şiirinizi bölümlere ayırıp sıra nosuna göre yayınlarsanız daha kolay okunur ve yorumlanır..Kaleminize sağlık...Saygılarım yüreğinize..Lamia CANAY....

    Cevap Yaz
  • Ünal Beşkese
    Ünal Beşkese 17.12.2008 - 12:34

    Yusuf Bey,
    Gerçek bir masalı anlatmışınız tüm güzellikleri ve tüm hüznüyle...Hüzün diyorum,çünki güzelliklerin bu denli yok edilişi tabii ki hazindir.
    Ne oldu masalın sonunda ? Onlar(yokediciler)ermiş
    muradsna,biz çıkmışız kerevete de değil,açığa...
    Güzel bir konuyu teferruatıyla incelemişsiniz. Teşekkür ve tebriklerimle,
    Ünal Beşkese

    Cevap Yaz
  • Şefik Köroğlu
    Şefik Köroğlu 26.10.2008 - 15:48

    Üsdat,
    Kırsal yaşam dediğimiz, bugünden özlü
    çok sağlam bir karekterizesi olan hayatın
    hikayesini değil kendisini kaleme almışsınız.

    Daha iyiye doğru dileklerimle,

    Cevap Yaz
  • Bilal Esen
    Bilal Esen 26.10.2008 - 11:42

    Sizin köyün kaderi gibi oldu tüm köylerimizin kaderi.
    Şiiriniz uzuncaydı ama insanı sıkmayan ve okumaktan zevk duyulan bir şiirdi, zamanı çok güzel anlatmışsınız ve o günleri elbette bizlerde yaşadık ve gördük. Sizi ve kaleminizi kutlarım dost.Tam puan. Bilal Esen

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta