Ankaralı
köye yakın tarlalar,
arpalıklar
bi de ovanın köyden yannı
Gayacaağıl, Depeyurdun altı
köylünün kelek tarlasıydı
günden yanı çürürdü keleklerin
Depeyurdun altında,
Ankaralı o havalenin kelek bekçisi
haziran dedimi
dut dutabilisen
ovaya inerdi
bekçiliği de işte öylesine
kuşları kişelerdi anca
hırsız gelse neydivicek sanki
çok şükür memleketimizde
hırsızlık bilinmezdi
amma adamcağız
kelek tarlasını yurt bellerdi
nadasa bırakılan yerler,
bahar da dedimiydi,
önce iki, ardından dört yaprağa binerdi
kelek tarlasında kökenler
köylü ot çapasına inerdi
seyreltir-çapalardı kızlar-gelinler
kiminin karnı,
kiminin sırtı böbekli
sere serpe yayılırdı, her bir yana
ulamadan, yarpızdan, ayrıkdan
arapdaşşağından, köygöçüren bıtırağından
başını gurtaran
Suvatın çorak toprağında değil
Depeyurdun kara toprağında
kelek kökeni
kelek çapasında seyreltilip
yabani otları gıcıtılıp
yan yatırılmış findeler
domurcuğa binerdi
dört yapraklı sarı çiçekler
'hışır'a dönerdi
çiçeği götünde
'gılik' torbası
kendi kökeninin altına saklanırdı
dokanmamalı
düğelek olmalı
geceleri,
kelek tarlasını ziyaret etmişse
iki diş izi tavşandan
gündüzleri serçe, sığırcık, saksağan,
çekindikleri yoktu hoyuktan moyukdan
kestele bağlanmış uçuşan laylonlardan
Ankaralı, gari o havalenin kelek bekçisi
her sene mayıs-haziran ayı geldi miydi
sarar “gara eşşeğe” dengini,
ovaya inerdi
yaşlı, zayıf, ufak-tefek, kısık sesli
kendi halinde bir adamcağızdı
ama '-hüşşş! ' diye ortalığı yaran
guşlar aleminin ödünü sıtdıran
kuşları kovalama sesi, ortalığı kaplardı
kuş alayları kalkardı
kuyunun hizasında
ovanın tek taşduvarlı tarlasının bittiği yerdeki
toncun üsdündeki badem ağaçlarının arasında
küçük bir tolda yaşardı
kıl çuldan çatısını
'-cibinnik sivsisineği endirmez'
yerdeki kıl çula bakıp
'-ilan kıla gelmez' diye anlattı
“-ilan insanı durduk yerde ısdırıp sokmaz
velevkine üstüne filen basdıysan
kendine 'kazzık bağı' attırtma
zaten ilan avını filen boğar, sokarda
ha deyince insanı sokmaz
korkutmağuçu ısdırı
o ğadar'
“-maazallah ilan aya(ğı) nı sokduysa
dinelelek, başını yokarda dutacan,
uyuyayın demecen
ponturuyun paçasını çiğilinen,
helik daşınan ne bulusan
burkalaştırıp, ilanın zehirini
yüre(ği) ne utaştırma(ya) ca(ksı) n,
a(ğ) zınınan emip tükürecen
sarımsaklı yoğurt
her ze(hi) rlenmeye
bambıl sokmasına file birebir
hele hele kese yoğurdundan ayranınan
herşeye eyi gelir
ben bunca yıldır ovadayın
hâşâ ben demek kör şeytanımış
ne ilan soktu beni,
ne govaladı
emme işin aslı heş bi mahluk
insana karşı meremetsiz değildir
neye dersen
insan eşref-i mahlukatdır
dünya insan gelecek deye yaradılmışdır
emme insan
insan öylemi
her mahluğa karşı meremetsizdir,
ilandan bile zehirlidir
sen! sen ol
yerde sürünen ilandan
ilanın sokmasından değil de
yörüyen iki ayaklı ilanlardan,
insanın sokmasından korkacan
arı sokarsa sokacını çıkarmak ilazım
ne soktuğunu bilmeyosan em tükür
havangını alsın deye,
tahranın, bıça(ğı) n çeliğini sür
ya da balçığınan sıva,
gene de sokulmakdan uzak dur
nemi(e) nazım
geceleri ovada yatmaya gakdın mı
kepeneğinen bi ğözel gapat,
baldırını, baca(ğı) nı
bunalırın,
terleyince üsdümü açarın deyosan
yüzünü yazmala(yacaksın) can
gecenin geç bi yarısında mübarek başlar
“-dayı, dayı, dayı”
vızıldar durur dayısız iş yapamayanlar
bal yapmaz arı ğibi vızıldayıp duranarı
emsiz oğlak gibi meleyenneri andırı
Kayıt Tarihi : 12.11.2007 19:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

kepeneğinen bi ğözel gapat,
baldırını, baca(ğı) nı
bunalırın,
terleyince üsdümü açarın deyosan
yüzünü yazmala(yacaksın) can
yine aynı güzellikte ,temriklerimle selam ve dua.
“-dayı, dayı, dayı”
vızıldar durur dayısız iş yapamayanlar
bal yapmaz arı ğibi vızıldayıp duranarı
emsiz oğlak gibi meleyenneri andırı
ANKARADA DAYIN VAR MI....SÖZÜNE GÜZEL YANIT...KUTLARIM
TÜM YORUMLAR (2)