Bizim köyün ahvâline dikkat ile bakınız
Yedi kıt’a; kaybetti de, halifeyi bulmadı
Dünyanın ömrü tükendi, divâna çok yakınız
ONBEŞ ASIR’dır üstünde hiçbir kimse kalmadı
Olacak şey hiç olmadı, olmayacak şey oldu
Devlet millet düşmanları türk meclisine doldu
Demokrasi yaftası tutacak yakayı buldu
Cumhuriyet, Demokrasi izmlerini bölmedi
Sorarım köy muhtarına, biliyorsan de bana
Sünnet-i Habîbi’de Ellâh’ın kitabında
Demokrasi Cumhuriyet varsa hangi babında;
Âlleme-i cihânlar ki: lataları dilmedi!
Düşman köyün sakinleri, nasıl yaptılar tanı
Sütcü İmam bu vatandan kovdurunca düşmanı
Getirerek başımıza taç ettiler hahamı
Yüz senedir mozole de yaşatılır, ölmedi
Müslüman ülkede olmak ağır gelirdi ona
Senin adınla kurduğu mecliste kıydı sana
Korkuttuğu Müselmanlar oldular ondan yana
Her ahvâli alkışlandı, hiç dur diyen olmadı
İçki masasından kalkmak ona yakışmıyordu
Hep ceddimden intikam almaktı onun derdi
Dînimize; ‘O, A’RÂBIN GETİRDİĞİ’ diyordu
Bir Ellâh’ın kulu kalkıp, ayağını çelmedi
Çoluk çocuk aç bi-ilâç kıvranıyor ezâdan
Ermeniyle, köylülere kestikleri cezadan
Nedir nasıl bilmiyorum gelmişmola fezadan
Sanki zenbil ile geldi, kapı falan çalmadı
Doksan sene sam vurunca, gülüm açmadan soldu
Müstâkimi terkedenler liyâkatini buldu
Derelerden akanlarla Yahûdun küpü doldu
Okyanusu boşaltımda benim tesdi dolmadı
Köyü muhafaza eden muhafıza ekimde
İftira eden sürtüğün söyle dizgini kimde?
İslâmiyet zulme karşı susmak değil dedim de
Kulakları mühürlüler nasîhatı almadı
Düşmanlarını doldurmuş mahremine bir millet
Müslümandan gayrisinde görülmemiş bu zillet
Düşmanı cepte taşıtan devâ bulmaz bir illet
Mehmedciğe küfredenin saçlarını yolmadı
Sanki ben bir koyunum her gören kuzu meler
Manâsı iplikten ince kalındır kelimeler
Nacak ile saldırırken, taş başındaki keler
Selâm verip ikâz ettim, bana nazar kılmadı
İpnotizma yalanıyla uyutulduk be köylüm
Düşmana tâbi ol diye büyütüldük be köylüm
Hikmet-i Hûdâ lütfuyla ayıtıldık be köylüm
Mazlum; hâlâ gözündeki çapakları silmedi
ÂLÎ’nin ayağına bir ok girip çöktü de
Nemaz da iken tabibler o parçayı çekti de
Habersiz; Kan kalesinin kapısını söktü de
Dibi görünmüyor ise bir ummana dalmadı
Halifesi kıldığı çün can vermiştir bedene
Askerime, polisime müfterilik edene
Ben bile olsam acımam, cehenneme gidene
İblise ok attın mıki; ciğerini delmedi?
Lawrensle hain naumun sürüklenir yolunda
Tüm kaleler fethedilmiş yonanlının elinde
Konstantinopolis bile kıriptoluk dalında
irimzİ’deki yontulmadık uğraşmaktan yılmadı
Sanki Hakk’ın buyurduğu, hepsi “DİLSİZ KUL”dular
Emredince; karataştan mercimeği yoldular
Köyün beş on mehlesini ablukaya aldılar
Esir alınan fosiller, vehâmeti bilmedi
Canı veren can olurda, canan alana denir
Dalında kemâle eren helâl nimetler yenir
Bu fenâ âleminde; bir gün nimet tükenir
Cennet İDRÎS NEBÎ’yi bu dünyâya salmadı
İyiye, Güzele, Doğruluğa ittiba eden
Şüphe yok ki böylelerdir sıratta uçup giden
Cennettedir; süfli ruhu ulvî rûhuyla güden
Gidenler yerinden memnûn, biri geri gelmedi
Güzden çıktım kışa girdim yapraklarım döküldü
Dizde dermanım kalmadı kametimde büküldü
Diktiğimiz gonca güller temelinden söküldü
Dal kırıldı; zannetmeyin tomurcuklar solmadı
İSLÂMİ der: hakikati âlem eden deliyim
Yaratanın kiracısı en mükedder kuluyum
Kimileri ben Omer’im, Kimisi de Âliyim
Dediler de; hiç birisi ölesiye gülmedi
Mehmet İslami
Kayıt Tarihi : 28.10.2022 02:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!