Ne rüzgar uçurdu, ne sel götürdü
Bizim çarşıları zaman süpürdü
Kalmadı çoğundan bir küçük anı
Adlarını andıkça gönlüm köpürdü
“Kunduracılar Çarşısı” deri yüzdürttü
Nice büyükbaş hayvanı erken öldürttü
Çarıklar, çizmeler, gıslavet… derken
Bütün tabakhanecilerin yüzün güldürttü
Düdük öttürürdü bekçiler yolda
Millet rahat etsin diye “Yağ Pazarı”nda
Anıları olsa da hafızalarda
Şimdi ne Derici Ali, Mısırlı İsa
Ne karakol binası , kesik....yumurta
Ne de şırlanyağından eser var burda
Hani İsmail Sönmez ve Hikmet Özgül
Tekin Başak ,Ali Ece...ve Nazmi Başar
Yaramanlar, Gürseller, diğer esnaflar
Ve tam köşede Rüstem Bayraktar
Sanki bunlar hiç yoktu, yaşamadılar
Balıkçı Çeşmesi'nden su almadılar
Dükkânların önünü sulamadılar
Köylüye-kentliye mal satmadılar
Burada yazdıklarım hepsi bir hayal
Anladım ki rüya'ymış tüm yaşananlar!
Değişmeyen ne var ki fâni dünyada
Gönül ister, geride hoşça bir seda
Ayakkabı dikerken Gülmez Mustafa
Derdi ki: “Ahh oğlum ansa arada !”
Buraya bitişik başka bir çarşı
Adı “Abacılar, çeşmeye karşı
Görünüşte genç gibi duruyor amma
Oldukça eskidir çarşının yaşı
Yok oldu abalar, çuha bezleri
Lofçalı, Banguoğlu, Çuhacı…Sabri.
Manifaturacı Gökalpler ve diğerleri
Büyük tahta tezgahlı o dükkanlardan
Domina sesleri gelmiyor şimdi
Beynimde zonkluyor diğer çarşılar
Demirciler. Çarşısı; demirden bahar
Bu sokak bana hep efsane kokar
Ali Usta, Ramadan ve Ali Yaşar
Çekiç ,örs ve demirden çıkarken buhar
Demir Dağı eriten yiğitler gibi
Köylüye yarayan ne araç varsa
Kazma-kürek, orak-kosa, diren ve tırpan
Çekiç-keser ve demir kapılar yapar
“Arabacılar Çarşısı “ysa bir başka bahar!
Burada, arabadan yok artık haber
Demir çember tekerli o talikalar
Boynundaki torbadan yem yiyen taylar
Her biri bu çarşıda artık bir hayal
Günümüzde burası sanki otogar
Kalmadı belleklerde rahvan giden tay
Kilit taş döşeli yep yeni yollar
Her markadan taksiler burada yatar
Kalmadı çilekeş yiğit nalbantlar
Develerin, tımara durduğu hanlar
Marangozlar, saraçlar ve de hızarlar
Görünmüyor ortalıkta çömlek-testi-nal
Aramaya gerek yok, her biri hayal
Geçmişim buradan pek mahsun bakar
Namazgâh Geçidi, Hal Geçit, Borsa
Ve PTT önünden geçen o bulvar
Boyuna geçirilmiş bir kement gibi
İnönü Caddesi'ni buraya bağlar
Gönlüm işte tam burda bir heykel arar
Mermerin üstünde; ÇÖMLEK,TESTİ, NAL
Sırt sırta vermiş te, bizlere bakar!
…………....…*……………….
Ali Koç Elegeçmez
Kayıt Tarihi : 1.8.2008 00:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bugün başlayıp üç gün sürecek olan 'KEŞAN 6.KÜLTÜR VE TURİZM FESTİVALİ' ne Keşan Kültürü'nün solan bir yaprağı ile '' MERHABA! ' demek istedim...01.08.2008.Cuma
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!