Benden önce yazanın dediği gibi ;
''Sen de karanlığın sustuğu yerde ,
saat on ikiyi vurduğu zaman,
beni unutma ".
Saat kaçın katili olursa olsun,
üstlen tüm cinayetleri,
bizi hatırla.
Dokunup saçlarının teline ,
bestelediğim şarkıyı.
Sonra en çok sevdiğimiz o türkü;
'' Zülüf'' ten masamıza akan kırmızı şarabı.
Daha sokaklar bilmezdi bizi,
biz sokaktık oysa.
Dudaklar bilmezdi,
biz öpüşürdük ulu orta.
Elimizin ermediği,
aklımızın yetmediği ,
yetim bir sevdaydı bizimkisi.
Yol uzun , yordam eksik ,
yüzümüzde cılız bir esintiydi gençlik.
Bilmezdik sonrası ne olacak , bilemezdik.
Sanki bilmeyi de çok istemezdik.
Daha doğrusu ben bir tek seni sevmeyi isterdim.
Seni sevmek ve beni sevmenle başlayan anları.
Aşk ile başlayan bütün şiirler güzeldi.
Akşamlar bizim için yaratılmış ritüel.
Ay'a bakmak gibi yani.
Sana tapmak gibi hani.
Biz , bizim oraların asi çocuklarıydık.
Küçücük bedenlerimiz,
koskoca nedenlerimiz vardı.
Yani ben en çok bizi severdim mesela.
Bunu sen de bilirdin.
Ben senin bakışlarında serseri
bir kurşun gibi gezerdim.
Kuruşu kuruşuna erirdim.
Şimdilerde o sevdalar az gayrı.
Buralarda her mevsim kış ,
ırak yerler yaz gayrı.
Sen sevildiğini bil yeter.
Gelmesen de unutma bizi.
Ben sevdiğimi biliyorum.
Bildikçe bileyleniyor yürek.
Benim senden başka bahçem yok.
Bir kazma al bir de kürek,
mezarımı kaz gayrı...
Kayıt Tarihi : 30.11.2023 17:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!