Masa başında dizilmişler deri, rahat koltuklara
o pahalı kravatlılar
o parfüm serpenler
ve karar alıyorlar dualar eşliğinde
benim, senin, onun hakkında
savaşa gönderecekler bizi,
savaşa
yani ölüme
gebermeye...
onlar evlerine gidecekler akşam olunca
bizler cepheye
atari oyunu gibi dövüştürecekler bizi
belki horoz dövüşü gibi
salacaklar bizleri birbirimizin üzerine
tıpkı eğitilmiş it - köpekler gibi...
ve sıcak yataklarından izleyecekler ölüm haberlerimizi
çırılçıplak sevgililerinin yatağında
romantik bir akşamın sonunda
sevişip orgazm olduktan sonra
sonra yine oturacaklar o pahalı masaya
kanlarımızdan göller oluştuktan sonra
barışacaklar
ve ödül alacaklar barış adına
savaş gibi barışlarına da tükürdüklerim
ve biz artık ölmüş olacağız o zaman
geride kalanlarımıza ise tekrar takacaklar,
bir takıp bir saldıkları sağlam tasmalarımızı…
öleceğiz
ve üstelik kutsal ideallerimiz için değil,
ideallerine tükürdüklerim
onlar yiyecek lapa lapa et kazanacak
ve biz ise en fazla kemiklerini
biz öleceğiz
onlar kazanacak
yığınlar alkışlayacak
yığınlar alkışlayacak bugün
yarınlar ise lanetlenecek
rahmet okutacaklar bize
ama biz öleceğiz o kanlı meydanlarda
bizde az küfür edilesi değiliz hani
bir birimize saldırırken öyle içten vuruyoruz ki
öyle bir zevkle öldürüyoruz ki bir birimizi
sırf efendiler için
boynumuza tasma takan efendilerimiz için
biz öleceğiz ve yığınlarımız alkışlayacak
bizden de “efendiler sağ olsun” diyenler çıkacaktır elbet
ve işte budur beni asıl öldüren
öldükten sonra ruhumu sızlatan…
Kayıt Tarihi : 22.12.2019 10:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!