Bizi bu bozkır eğitti
Bu ova, bu toz, bu kurak topraklar.
Sarı tenli, yanık bakışlı, cılız
Bu amansız rüzgar eğitti bizi
Çetrefilli kara gecelerde üşüdü ruhlarımız
Zar zor öğrendiğimiz cümleleri unuttuk
Bu kavruk sıcağında çıkarıp spatulaları
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bozkır çocuklarına selam olsun sevgili kardeşim. İnsan ancak yaşadığı çoğrafyaya uyum sağlayıp, kök salabildiği zaman hayatta saf ve duru olarak kalabilir. Şehirlerde bilmem kimlerin bilmem nesi olarak sürünmektense, bozkırların çocuğu olarak kalmak çok daha yürekli ve erdemli bir hayat tarzıdır. Bu güzel şiirinizde bu duyguları dile getirdiğiniz için sizi gönülden kutluyorum. saygı, sevgi ve selamlarımla.
Ezgileri etkili şii, çok güzeldi.
Tebriklerimle.
*Bozkırın çocuklarının elleri çatlak çatlak; duduakları sıcaktan kurumuş, rüzgardan yanmış çizik çizik parçalanmış olabilir. Zaman zaman çaresizliklerle acılar içinde kıvranışları yaşayabilir. Ümitsizliklerin hüküm sürdüğü, anlamsızlıkların kol gezdiği, yalnızlıklar krallığının hegemonyasında diz üstü çöküşler yaşanabilir.
*Yanacağım diye güneşe bakmaktan, çok yüce diye dağlara bakmaktan asla korkmadık, yılmadık. Bütün benliğimizle, bütün bedenimizle, kendimiz olarak güneşe uazandık, dağların zirvelerini 'ben'lik bayrağımızı dikmekten geri durmadık.
*Sesimizi kestiler, bizleri küçümsediler, 'sen kimsin, sen ne bilirsin?..' dediler, gözleriyle, bakışlarıyla sinelerimizi, beyinlerimizi, ruhlarımızı deldiler. Bize biz olma fırsatı vermediler, vermeyi asla düşünmediler. Hep naçar bıraktılar. Ürkmemizi, korkmamızı yeğlediler. Diz çöktürdüler, diz!.. Ama ölmedik. yaktayız bak yine, hem de dimdik!!!...
*Değerli kardeşim, hem sessizliğin mehteşem haykırışı, hem kimlikli olmanın feryadı, nidası olan şiirinizi çok beğendim. Sen, ben konuşmazsak, konuşanların sesi meydanları dolduruyor. Konuşanlar konuştukça bozkırın saygılı, efendi, kibar, mütavazı insanları küçümseniyor, kimliksizleştirilmye, hor görülmeye başlanıyor...
*Tek ses olup kısa süreli haykırmaktansa, birçok ses olup sürekli konuşmak her zaman galip gelir, baskın çıkar.
*Seslerimizi birleştirmeliyiz. Doğru, apaçık, anlaşolır konuşmalıyız. Bak gördün mü şiirin çok işe yaradı. Bence kendi aramızda, kendi içimizde yeni bir arkadaş grubu oluşturmalıyız, ayrı bir grup olarak bölünmeden. Ne dersiniz? Seslerimizi birleştirelim mi?
*Sevgi ve saygı rüzgarları esenliğiniz olsun değerli kardeşim. Şiirlerimizde göz izinizi görmek bizleri de mutlu kılar, birleşme adına, sesleşma adına...
Bizi bu bozkır eğitti
Ondandır yüzmeyi pek bilmeyiz
Ondandır sekiz kat giyinmelerimiz.
.....
Yüreğinize, kaleminize sağlık arkadaşım. Gerçekten güzel anlatmışsınız...
Güneşe dur dercesine dikildik, dağlara doğru baktık.
Yanmaktan korkmadan güneşe uzandık
Dokun da yandık,
Yalan olur yanmadık dersek…
HARİKA DİZELER TEBRİKLER ARKADAŞIM,SELAMLAR
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta