.
Sevincim ve öfkem birbirine karışır,
Dönülmez akşamın ufkunda.
Sanrılar, sürüklerler bilinmez diyarlara.
Her şey elimden akar.
Süresiz saygım;
Sana süzülen anlarımı yad ederken.
Aşk, bulunmaz hint kumaşı değildi belki.
Bir gün olsun içinde kaldı mı deseler bu hicran,
Hayatla bağımı bu denli koparan,
İtaatkâr sahiliğine düşünmeden,
Aldanırdım...
Bir kez daha.
Ama ne yazık ki yıllar, böyle düşünmez.
Kabul; belki beklemiyorum eski doğallığı,
Elde kalan muzip esprilere muhtaç,
Küçük bir çocuk tebessümünü.
Biraz da yaptığım iyiliklerin duasını.
Ama neye yarar ki; anımsamadıktan,
Sen bana inanamadıktan sonra.
Sana anlatılmaz gerçekleri,
Anlatmak mı lazım?
Bahanelerimi, giderken elimden aldın.
Oysa biz sadece,
Hevesli kumrular gibi...
Saray sofralarında yemekler yiyen,
Ve birbirine bakan,
Aşık, bir çift gözdük.
Ne önümüzdekiler
Aşkımızı doyurabildi,
Ne de arkamızda duran saraylar.
Kaybettik oyunun sonunda.
Önümüzde her gün kurulan,
Kendisi fakir siması hakir olan,
Kuru ekmeğe muhtaç anları,
Görmezden gelerek yaşadık.
Peki bu muydu bize reva ?
İçimizdeki tutkuya sarılarak,
Yanılmak mıydı yoksa,
Bizi aşka esir düşüren ?
Kayıt Tarihi : 23.6.2022 21:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!