Uzandığım dallarda acı yemişler
Soframa gelmeden, çürümüş yitmişler
Boş vagonlara el sallamışım yıllar yılı
Yaşam tuşlarında yaşamışım bu hayatı.
Bir krater gölünde, yıldız umup her sabah,
Şemsiyesiz, yalın ayak düşmüşüm yollara
Her uzanışımda acıları tutmuşum kolundan
Fırtınalar koparmışım bir bardak suda.
Affetmez, geçit vermez ömür dağlarımda
Ferhat’a rastlamayı ummuşum, buncadır
O da Şirin’den yana dertli, umutsuz,
Bağdaş kurup oturmuş yalnızlık sofrasına.
Şimdi, terimde sevda tuzu, bedenimde alev
Aşkı arıyorum lügatlerin boş sayfalarında
Ve henüz yazılmamış mısralarda dolaşıyorum
Yazılmamış aşklarda arıyorum aşk denen sevgiyi.
Geçen zamanı döndürmek, bilirim nafile
Her sabah bir yamaçta açan bir gül o belki de
Dönüp de geriye bakınca içimizde bir keder
Kopar yüreğimizde, sallar bizi en şiddetli depremler.
Olgun meyvelere hasret yaşamışız buncadır
İnce bileklerimizi sıkarken kelepçeler
Bu olmazlar çemberinde sıkıştı ömrümüz
Yine de yürektedir, en yaşanmamış sevgiler.
Kayıt Tarihi : 21.8.2007 11:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kor düşünüşlerimizin zaman kapsülünde yitik günlere iç çekerken biz, hasret süreriz kuruyan dilimize. Her sabah ufukta parlarken güneş, biz yaşamak yelkenini üfleriz aşk denizlerimizde, sevgiyle...
evet belkide kimi zaman yaşıyamadıklarımızda kalmışız şimdi devrik yaşımızda hayallerimiz dökülüyor kalemimizden selam ve saygıyla
müzeyyen başkır
TÜM YORUMLAR (3)