14 yilim Avusturya da gecti bu süre zarfi icinde cok mücadele etmem gerekdi ekmegini calisip kazanmak zorunda olan tüm vatandaslarimiz gibi. O zamanlarda kurs aktiviteleri bir ayricalikdi almancayi evde kitaplardan ögrenmeye calisdim. 3 yil gecince bir is buldum ve calisma hayatinin icinde buluverdim kendimi. Kitaplardan ögrendigim bilgileri pratige dökme sansina sahip oldum. Birileri takdir etti, birileri elestirdi ya almancadaki gramer hatalarimi ya da bu kadar erken Avusturyalilarla kaynasmis olmami...
Takmadim cogu zaman kimseyi ben bendim, amaclarim vardi ve ulastim yada ulastigimi sandim. Bugün icimdeki ikilemlerimin günü. Tesadüfen elime gecen bir gazete de söyle yaziyordu: Avrupa capinda en fazla yabanci düsmanliginin yaygin oldugu ülke Avusturya idi. Ancak bu Almanyadaki gibi acik yapilmadigindan bircok kesimde adi gizli düsmanlik olarak belirlenmisdi. Cok enteresan Schwechat yolu üzerinden havaalanina ulasmaya calisiyoruz bir kis günü yolun hemen solunda bir anit görüyorum, kocaman bir tas üzerine yazilmis olan kelimeler yillar gecmesine ragmen beynime kazilmis. Polis kayitlarina göre suc isleme oranlarinda yabancilar cok büyük bir farkla öndeler. O zamanlar garip geliyor ancak zamanla farkediyorsunuz denilmek isteneni.
Sürekli yabancilik kompleksinden uzak insan olarak yasamanin tadini cikartmaya calisdim Avusturya da. Ama sanirim beceremiyorum böylesi günlerde. Türk cocuklarinin, Avusturyali cocuklari kendi kültürleriyle etkilediklrinden ötürü ayri bir sinifa konulup konulmamasi gerektigi hakkinda anaokulunda yapilan toplanti aklima geldikce, eskiden bulundugum ortamdaki Avusturyalilarin nasilda yillarca selamlarimizi karsiliksiz biraktiklarini düsündükce yada 4 ayri isyerinde calismama ragmen sadece Italyanlarla uyum icinde calistigim aklima geldikce ister istemez her iki topluma da elestiri oklarimi yöneltiyorum beynimde.
Ise baslamamin üzerinden 4 ay gecmesine ragmen, hersey yolunda gidiyor diye kendi kendime dikte etmeye calistigim pozitif düsüncelerim son zamanlarda beni yalanlar oldular. Birkac hafta önce calistigim magazanin sahibi magazaya geliyor ve benimle konusmak istedigini söylüyor. Saygiyla ve merakla dinlemeye basliyorum birazda etkisinden kurtulamadigim hastaligimdan ötürü ilaclarla
ayakda durmaya calisiyorum. Sessiz sedasiz... Birden elestiri oklari beynimi birer birer delmeye basliyorlar. Önce benden söze giriyor “ Esimle sizin hakkinizda bir karara vardik, bize göre siz bu denli güleryüzlü olmanizin altinda baska seyler tasiyorsunuz” Bunlari derken yüzüme bakmiyor. Bense herhalde kovulmanin esigindeyim diye düsünürken tepki göstermeden sözlerine devam ediyor. “ Bizler yanimizda calisan insanlarin herseyiyle ilgileniriz, özel hayatlarinizda ola her türlü sorun isnize de yansiyacagindan sizin özel sorunlariniz elbetteki bizi de bir yerden sonra ilgilendirir”. Ve ekliyor “ simdi bana anlatmak istediginiz bir sorununuz varsa dinlerim”... “ Herkesin vardir biryerlerde sorunu ancak ben ise gelirken sorunlarimi bu kapinin disinda birakmayi yeglerim diyorum”. Peki diyor konuyu baska yönden ele alacagim. “ Farkli bir kültürde yetismis biri olarak Avusturyalilari nasil degerlendiriyorsun? Mesela mini etek giymis bir bayan gördügünde, yada birazda olsa cinsellik kullanilarak asilmis plakatlari görünce ne düsünüyorsunuz? Sizce normalmi?
Halime bakiyorum görünüm olarak gayet modern bir bayanim acaba bu tarz sorular yöneltilmeyi hakedecek ne yaptim diye soruyorum kendi kendime. Sonra adama “ Asla! öyle düsünseydim zaten Sonra bu tip bir konusmayi yapmayi gerektirecek bir hatam olup olmadigini soruyorum oda buna karsilik “ Ben sadece konusuyorum sizinle neden art nyiet ariyorsunuz her söylenende? ” Peki.. Diyor “ kendinzii bu insan mozagigi icerisinde kacinci sinifda görüyorsunuz? Avusturyalilarla denkmi? Yoksa ikinci sinif oldugunuzu buraya uyum saglayamadiginizimi? Aileniz size hic gelenekler ve göreneklerle ilgili baski yapmadimi? ” Verecegim cevaplari iyi secmek zorunda oldugumun farkindaydim. “ Haklisiniz.. Dedim. Her iki toplum arasinda elbette farklar var buda oldukca dogal.Ömrümün yarisi Türkiyede gecti, yarisida burada, annem 5 vakit namazini kilar, babamsa bayramdan bayrama camiye gider. Abim bir ögretim görevlisi, kizkardesim üniversitede psikolojik danismanlik son sinif ögrencisi ve bende Halkla Iliskiler okudum. Anlayacaginiz ailemizin ufuklari oldukca genis, sizin sandiginiz gibi olsaydi hicbirimiz üniversiteye gitme sansina sahip olamazdik” dedim..
Bu konusma elbette bunlarlada sinirli kalmadi ve bir itirafda bulunmak istedim sizlere ve kendime 14 yildir Avusturyali gibi hissettigim beni ilk kez 2. Sinif vatandas konumuna konulmus hissettim yöneltilen bu münasebetsiz sorulardan ötürü. Yanlis kisiyi secti magazanin sahibi diye düsündüm. Ben kendini en iyi sekilde bu topluma entegre etmeye calisan bir Türk vatandasi olarak bu tarz sorularla muatap edilmeyi hak etmedigimi düsündüm.
Sonra toplumumuzda Avusturyalilarla büyük uyumsuzluk yasayan insanlar aklima geldiler. Yillardir buralarda olmalarina ragmen derdini anlatmakdan aciz kadinlarimiz, erkeklerimiz, kendi yaptiklari hatayi görmezlikden gelipde her iki lafindan biri“ gavur iste yabanciyiz ya ondan bize böle davraniyorlar” diyenler.. Yada apartmanda altkattaki Avusturyali komsusu üst kattaki Türk komsusuna müzigin sesini biraz kismasi icin ikazda bulundugunda karsiliginda alinan anlayisdan uzak “ sana ne! Istedigimi yaparim” tarzindaki cevaplar.. Yillarca gecmesine ragmen önemli ölcülerde toplumumuzun büyük bir kisminin entegrasyon sorunu cekiyor olmasi entegre yolunda adim atanlarinda önüne iste böyle set olusturuyor.
Sefimin o gün bana yönelttigi sorulari bugün beynimde tüm türk toplumuna yöneltilmis olarak görüyor bundan büyük bir üzüntü duydugumu bildirmek istiyorum.
Saygilarimla..
Deniz TuranKayıt Tarihi : 2.3.2005 20:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!