Biz Aynı Yerde Değiliz - Garib Çoban

Engin Demirci
946

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Biz Aynı Yerde Değiliz - Garib Çoban

Biz Aynı Yerde Değiliz - Garib Çoban

Maneviyatla ilgili ne zaman kafam karışsa sosyal medyaya bakıyorum.
Bakıyorum da mübarek çok fazla öğretmen, çok fazla şeyh sureti var.
Ama hiçbir zaman sizden duyduğumuz kadar net bir şekilde duyamıyoruz...
Çünkü burada kazanacağım hiçbir şey yok; dünyaya dönen tezgahımız yok...

Oysa vitrindeki öğreticilerin kazanacakları bir şeyler vardır illa.
Kurdukları tezgahın çalışmaya devam etmesi için, ilgi, ilişki ya da mangır akışı sağlaması için sizi bir öğrenci, bir köle, aciz bir mürit olarak tutmak, kendi seviyelerini korumak isterler.
İradem sakat, tutunacak hiçbir fikir bulamıyorum.
Her şey bana asılsız, faydasız ve gülünç geliyor.

Bu bir Köle- Efendi bağlantısı gibidir.
Sorunumuz anlaşamamak değil.
Konuşsak, anlaşırız.
Dinlesek, çözeriz.
Ama anlamaya, dinlemeye, sorunları çözmeye gerek duymuyoruz.
Bütün ilişkileri mücadele haline getirip, haklı olmayı, mutlu olmaya tercih ediyoruz.
Yani anlamaktan kaçıyoruz.
Anlamak eylem gerektiriyor çünkü.

Ders!..
Maneviyat olunca öğretmen-öğrenci bağlantısı efendi ve köle bağlantısına döner ve kimin efendi kimin köle olduğunu bile söyleyemezsiniz.
Çünkü normalde köle efendiyi yaratır.
Mürit birine efendi-m der ve onu efendi, usta yapar.

Ne vakte dek arayacaksın, o seni hiç düşünmeyeni.

Dolayısıyla, bu köleliği kimin yarattığını bile bilemezsiniz.
Bu bir eş-bağımlılıktır, bu bir usta-öğrenci ilişkisidir.
Biri ancak diğeri sayesinde orada olabilir.
Sonra da bu ilişkiyi kutlarlar.
Çünkü bir mürit ve usta olduğu sürece, bu cehalet içinde hayatta kalabilirsiniz.

Ama önce onu üstat olarak ilan etmeliyim.
Gönlüm seni sevmeye devam etmek için binlerce neden biliyor.
Ancak o zaman o benim üstadım olur...
Aslında sen efendinin üstündesin.
Zira kimin efendin olduğuna sen karar veriyorsun.
Ve sonra başkalarıyla tartışıyorsun.
Senin efendin kim?..
Bak benim azizim aşk çok daha iyi!..

Bu böyledir, her zaman usta öğreticinizi karşılaştırırsınız.
Bunun nedeni insanların daha fazla bir şey olmasını istemeleri mi?..
Hayır, hayır bu aslında korkudan kaynaklanıyor.
Korkudan dolayı, daha büyük bir adamdan yardım almak istiyorsunuz.
Hepsi korkudan.

Var olduğunuz anda, varoluşsal bir korku içindesinizdir.
Öyle ya varsam varlığı devam ettirmeli, kontrol etmeli ve korumalıyım, yoksa kaybederim.
Sonra bununla bu korkuya has, sığınılacak bir Tanrı yaratırsınız; daha yüksek bir otorite, lütuf, bağışlanma.
Tüm bu fikirler korkudan gelir.
Bu korku da bağımsız olarak var olduğunuza dair yanlış anlamadan, var-sandığınız kuru inancınızdan gelir.

Yani müstakil olarak var olduğunuz anda hesap başlar ve hayali bir cehennem yaratırsınız.
Tüm savaşlar bile inandığınız, korktuğunuz ve hakikat adına savaştığınız için olur.
İnsanlar size bunun doğru yol olduğunu söyler.
Ve sonra diğer insanlar bunun tersini söyler ve siz de onlarla savaşırsınız.

Gündemi maneviyat olan sözde üç beş insan bir araya gelse, küçük gruplarda bile hakikat için kavga edilir.
Zamanla arzu ettiğim birçok şeye kavuştum.
Fakat kavuştuğumda, o kadar yorgundum ki.
Artık umrumda bile değildi.
Hayatta hiçbir kazancın kolay olmadığını biliyorum.
En azından namuslu ve haysiyetli yaşamayı tercih ediyorsan.
Çünkü var olmak için hakikate ihtiyacınız olduğunu düşünürsünüz, öyle hakikat, Tanrı, sizden yana olursa güçlü olursunuz...

O'nun benimle olduğundan emîn olmak istiyorum; sesini duymak istiyorum...
Evren, evirip çeviren
İlkin fısıltıyla konuşur
Kulak verenlerle...
Sessizlikte, doğada yalnız geçen bir günde, unutulmuş anılarda, eşzamanlılıklarda, bulutların şeklinde, kalbimizin sessiz atışında, karanlık bir gözyaşında...

Mesela gece yatağından kaldırıldığında uyuma.
Hiçbir şey yapmadan.
Aşk ile dinle!..
Sarılmayı bilirmisin?..
Sahiplenmeyi?..
Sahiplendiğinde, sadık kalmayı?..
Sen, bilirmisin aşık olmayı?..
Bölünebilirmisin ikilere, üçlere gerekirse binlere?..
Gerçekten sevebilirmisin?..
Sevmenin demesi olmaz.
Unutma; ya çok seversin bir kere
Ya da hiç sevmezsin.
Hediyeyi duyacaksın.

Bunların hepsi korkudur ve sonra barış için savaşmaya çalışırsınız, sonu yok bir cihad ve bu asla sona ermeyecektir.
Eh o halde mücadeleye bildiğiniz gibi devam edin...
Bu zamana kadar konuşarak harcadığım zamana yazık.
Anlamaya gönlü olan izahata lüzum bırakmaz ki..
Anlayan da öğrenen de ben oldum ki.
Gönlü gönlüne demlemek zormuş be bu devirde.
Nefs ile barışı olmayan büyük bir cihad.
İyi de nefs ile savaşan kim?..

Ve sonra!..
Teheccüt vakti yayın başlar.
Sevdiğinin nazını değil, kahrını çekmektir sevda.
Onunla bir ömür değil, onun için bir ömürdür sevda.
Eline el değmesini değil, gölgesine gölge değmesini kıskanmaktır sevda.
Yürürken dikenli yollardan darağacına, son dileğinde onu görebilmeyi istemektir sevda.
Gece, kendini kendinden kaçırmayı bilenlerindir yoludur aşk.

Dünyanın yarısı söyleyecek bir şeyi olan.
Ama söyleyemeyen, öte­ki yarısı da söyleyecek bir şeyi olmayan.
Ama durmadan konuşan insanlardan oluşur.
Aşkın dramı, kiminle birlikte olduğun değil, kimi bıraktığındır.
Ama her şeyden önce bu yalnızlığına nasıl eşlik edeceğini kim bilebilir?..
Acıyı aldatmaya çalışmaktansa onu fethedip, içinden geçmelisin.

Ve yalnız başına ya da iyi bir arkadaşla birlikte olabilir misin?..
İnsanlar geleceklerine karar vermezler.
Alışkanlıklarına karar verirler.
Nereye varacağını bilmese dahi yürümeye devam edenlere, karşılığı olmasa bile azmedenlere, her şeye rağmen zahmeti göğüsleyenlere; bir yerde kavuşmak vardır sanırım.
Ne aradın ama ne buldun.
İnsan daima arzu ettiğine kavuşamaz.
Fakat belki de ihtiyacı olana kavuşur.
Alışkanlıkları da geleceklerine karar verir.
Fısıltıyla değil bağıra bağıra, Huu Huu diyerek.
Ben kendini daima yenmeye mecbur olanım.
Zaman seni ne kadar çok sevdiğimi gösterecektir.

Toprağın altında karşılıksız seven ölüler, hep yeniden çiçek açar.
Gerçek sevgi asla gözle görülmez elle tutulmaz varlıkla yoklukla bilinemez.
O zaman şems vaktini anlıyorsun değil mi?..
Allah'la konuşmayı öğrenmeden ölmeyin!..
Ey garib çoban, nasıl değerli bir vasiyetmiş, vesselam.
(Y.ed - Şükür Günlüğü Albümü)

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 4.10.2024 00:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Hadisi Şerif Meali Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün düşmanın olur. Nefret ettiğinden de ölçülü nefret et, belki bir gün dostun olur. (Beyhakî, Şuâbü’l-îmân, V, 260),

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İlyas Ateş
    İlyas Ateş

    Anlamlı bilgiler okudum hocam aynı yerde olabilmek için benlikten geçmek gerek
    Kimsede benden geçmiyor ve ikilik sürüp gidiyor dünya var oldukça da sürecektir
    benden geçenler ancak birle yok olacaktır bir olacaktırlar gönülden tebrik ederim
    Saygı ve selamlarımı sunarım hocam

    Cevap Yaz
  • Hayrullah Değerli
    Hayrullah Değerli

    Yüreğiniz dert görmesin kaleminiz daim olsun hocam manevi duygularla yazılmış şiirinizi beğeniyle keyf alarak okudum nice şiirlere inşallah
    Sonsuz saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    "Anlamak için, anlaşılır olmak gerek,
    Niyet gerek
    Zoru değil, kolayı
    Basiti öncelemek gerek..."

    Bunun için de "eşit bireyler" olmak
    Birbirinin kıymetini bilmek
    Bencil olmamak gerek!

    Oysa günümüzde
    "Köle/efendi" ilişkisi revaçta!

    Anlamak şöyle dursun
    Sormayan/sorgulamayan
    Sadece "dinleyen ve yerine getiren" bireyler, müritler
    Biat eden yığınlar lazım,

    Modern köleler yani!

    Konu derin
    "Kafa" çağ dışı!

    Tebrikler Engin Bey.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Engin Demirci