Şair Berzan - Biyoteknoloji; Yaşamdan El ...

Şair Berzan
72

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Teknolojik gelişmeler ve ilerlemeler yaşamlarımız ve doğa üzerinde gittikçe kemikleşen kontrolün araçlarıdırlar. İnsanlık yaklaşık 10.000 yıl önce doğa üzerindeki “kontrol” savaşını başlatmadan önce, vahşi yaşam biçimlerine ve doğal ortamlara (eko-sistemlere) müdahale etmiş ve türleri (bitkileri-hayvanları) vahşi yaşam biçimlerinden ve doğal ortamlarından kopararak yetiştirmeye, beslemeye, üretmeye ve insanın denetimine almaya başlamıştır. Biz bu sürece, “Evcilleştirme” diyoruz.

Evcilleştirme, insanlığın bugün geldiği teknolojik bağımlılık batağının ilk adımıdır. Çünkü insan doğayla uyumlu bir yaşamdan koparak artık doğaya yabancılaşmış ve kendi yarattığı zincirlerden kurtulamaz hale gelmiştir. Dolayısıyla evcilleştirmeyle başlayan “müdahale” süreci bugün karşımıza Biyoteknoloji veya Genetik Mühendisliği olarak çıkıyor. Yani Paul Shepard’ın deyimiyle, Evcilleştirme, genetik mühendisliğinin ilk adımıydı.

Elbette ki “evcilleştirme” kontrol bağlamında bugünkü Genetik Mühendisliği’nden daha masum görünmektedir. Bugün yaşamın kendisi dijitalleştirilme tehlikesi altındadır. Gezegen üzerindeki tüm canlıların yaşamları artık laboratuarlardan üretilebilecektir.

Yaşamlarımız binlerce yıldır insanoğlunun kendi yarattığı “uygarlık” tarafından yönlendiriliyor ve belirleniyor. İnsanların neye ihtiyacı olduğu, neyi arzuladığı ve neyi yapması gerektiği kendi yarattığımız ve asla müdahale etmediğimiz bu yaşam biçimi tarafından belirleniyor. Bugün gezegen üzerindeki yaşamı (insan-hayvan ve diğer canlılar) kendi evrimsel süreçlerinden bağımsız olarak yeniden üretebilecek kadar gelişmiş teknolojiler doğanın işleyişine gözünü dikmiş görünüyor. Ne güzel değil mi? Yaşam artık uzmanların kontrolündeki laboratuarlardan üretilecek, böylelikle insanın doğaya egemen olma ve “ölümsüzlük” iksirini ele geçirme savaşının önemli bir kısmı başarıyla tamamlanmış olacak. Genetik mühendisliği sayesinde insanoğlu, böylelikle uygarlığın açtığı yaraları (açlık, hastalıklar vs.) sarabilecek. Fakat asla virüs gibi yayılan yaranın kendisinin yok olmasını sağlayamayacak, sadece yaranın görünmesini engelleyecektir. Uygarlığın binlerce yıldır içine girdiği bu kısır döngü ancak doğayı ve yerel yaşam biçimlerini yok edecek olan sınırsız gelişmeyi ve yeni teknolojileri ardından getirmektedir. Fakat sonuç her zaman uygarlığın daha da kemikleşmesi ve insanların ve gezegenin uzmanlara daha da bağımlılaşması olmuştur. Bununla birlikte teknoloji doğal yaşamın üzerinde ölümcül bir tehdittir.

Tamamını Oku