Yaz kalemim, dilediğin gibi yaz...
Ben, şuan kendimce bir enkaz; ama kim demiş 'Enkaz, kalem tutamaz! ...'
Tutarım, hissederim ve kalemime yazdırırım, yazdırırım ve sana hissettiririm. Bilirsin kelime oyunlarını çok severim; ama Aşk'ın oyunu olmaz! Şakası olur...
Şaka değil mi tüm bu olanlar? Oyun değil, şaka! Şaka...
Nicedir anlatıyorum sana üstüne basa basa...
Kendi enkazımın, karanlığın içinde elimdeki yanmayan bu mumla, zifiri rengindeki kalemimi ve ondan aşağı kalır yanı olmayan beyaz sayfalarımı arıyorum ve onları buluyorum. Gözlerim belki göremiyor karanlıktan; ama gönlüm aydınlık, bak yazıyorum işte sana...
Sanmaki bu söylediklerim şaka...
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta