Yaz kalemim, dilediğin gibi yaz...
Ben, şuan kendimce bir enkaz; ama kim demiş 'Enkaz, kalem tutamaz! ...'
Tutarım, hissederim ve kalemime yazdırırım, yazdırırım ve sana hissettiririm. Bilirsin kelime oyunlarını çok severim; ama Aşk'ın oyunu olmaz! Şakası olur...
Şaka değil mi tüm bu olanlar? Oyun değil, şaka! Şaka...
Nicedir anlatıyorum sana üstüne basa basa...
Kendi enkazımın, karanlığın içinde elimdeki yanmayan bu mumla, zifiri rengindeki kalemimi ve ondan aşağı kalır yanı olmayan beyaz sayfalarımı arıyorum ve onları buluyorum. Gözlerim belki göremiyor karanlıktan; ama gönlüm aydınlık, bak yazıyorum işte sana...
Sanmaki bu söylediklerim şaka...
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.