Anlatıyor beşer yıllara aşkın yaşadığı sessiz hikayesini.
Kulaklarda çakılıp gitmeyecek hüzünlü efsanesi,
Bir zamanlar diye başlayan uzun soluklu nesri,
Dediler, ben bir zamanlar bebeğini çamura düşürmüş kız çocuğunun dehşeti.
Dinle anlatacaklar birazdan ölümün açlık kokan nefretini.
Akşam oluyor ve iniyor şehre sis perdesi.
Puslu bir pencere önünden izlenen görüntü velvelesi.
Beyaz nefese damlayan yaratığın siyah öfkesi,
Dediler, ben bir daha asla göremeyecek olan ressamın renkleri.
Dinle anlatacaklar birazdan ölümün açlık kokan nefretini.
Yoluna yoldaş bulan insanın duyduğu saf hayali,
Resimler için masallar yazan annenin bitmez neşesi.
Yalanlar uğruna delirmiş insanın kulağına giden mantık vesvesesi.
Dediler, ben hafızasını kaybeden romanı yarım kalmış yazarın gözyaşı taneleri.
Dinle anlatacaklar birazdan ölümün açlık kokan nefretini.
Yağmurda ölüme kol uzatan yolların parmak uçlarına inen kanın hissi.
Son nefesini kızıl akşamda veren insanın tepesindeki ölüm meleği.
Hayallerle uykuya dalanların sabaha kabusla kalkma sahneleri,
Dediler, ben kazada ellerini kaybeden doktorun çıldırma hikayesi.
Dinle anlatacaklar birazdan ölümün açlık kokan nefretini.
ŞEYMA DALDALLI
03.2019
Kayıt Tarihi : 9.7.2022 22:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!