Bismihu;
Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla,
Hu, tüm edep sahibi dervişlerin selamıyla,
Yalanın ve riyanın ortadan kalkıp sadece içte olanın dışa akmasıyla,
Aktarılmasıyla ne varsa,
Önce söz diledim, tüm isimlerin ve varlıkların sahibinden, sonra sabır
Ve kabule dair dilekler.
Güç istedim, anlatılması güç olanı anlatabilmem için,
Anlaşılmak ve anlatılanlara inandırmak istedim.
İstedim ki şimdi başlansın cümle, bitmesin içinde olanlar bir türlü
Hep yazılsın hep anlatılsın ve hep aynı duygular beslensin
Tüm bu istekler doğrultusunda yineledim, giriş sözümü
Ve ekledim yanına içimde olanı
Bismihu... Aşk
Ey Sevgili, en sevgili,
şimdi oku şimdi dinle ve şimdi anla.
Sevgili bil şimdi, bilmek için dinle beni, uzun cümlelere bak, ben derken seni anlattım onlarda
Her bende sen vardın aslında,
Aslında senin suretin üzerinde büyüttüğüm sana, kendimi ilave ettim.
Seni kendi içimde senden başka bir biçimde var ettim.
Seni var ederken aslında kendimi yok ettim.
Önce sen dedim, sonra ben... ve diledim seni rabbimden
El açıp dualar ettim günler boyu, sen benden habersizken
Sen benden habersiz başka bir bende iken, “ile” sözcüğü için dua ettim,
Rabbim dedim önce Onun varlığı ile ben varlığı arasına koy bu “ile”yi
Sen ile olsun ben, bizi bağlasın dedim bir basit sözcük. Bir basit sözcük bizimle kıymettar olsun, anlam bulsun ben “ile”nin diğer yakasında olan “sen”le... Onun için dedim bağla bizi birbirimize.
Benden haberin yoktu aslında duamdan da bihaberdin, kendi halinde vurgun yemiştin.
Vurgun yiyen seni önce sesinle tanıdım.
Sesindi bana aşina gelen, bana yakın gelen.
Sesindi beni alıp sana getiren, sonra bir isim girdi aramıza da ismini ismimin yanına koydum sen bilmeden.
Sen dedim önce sonra Ben, sonra iki isim arasına koydum bir “ile”yi de yakışık buldum nedense “Sen ile Ben”i
Yarım kalmış bir hal gibi bütünleşmiş geldi bana “Sen ile Ben”i düşününce
Sanki aradığım sende aradığın bende idi. ki öyleydi.
Sen, sen iken ve ben de kendi halinde bir ben, yarımdık aslında
Sen ile bütün olmak istedim ve dua ettim tüm isimlerin sahibine.
Dualarımda sen vardın hayallerimde olduğun kadar, hayallerim ne kadardıysa sen ile ilgili dualarım o kadardı. Dualarım ne kadar saf ise de senli hayallerim o kadar temizdi.
Görüp görüp unuttuğum rüyalarım hepsi kadardı.
Ben seni görüp de unuttuğum rüyalarda görmeyi değil, gördüğümü bile bilmediğim rüyalarda görmeyi istedim.
Rüyamda sevdim, hayallerimde sevdim, hayalimi sevdim sonra.
Ve sonra bedenen olan seni sevdim.
Seni her halinle seven senin de beni sevmeni istedim.
İstedim seni ve gel dedim sana.
Aslında gittim sana, Aslolan neydi, gelmek mi gitmek mi bilmedim. Kim geldi kim gitti hiç merak etmedim. Ama bildim bir geliş vardı bir de gidiş
Sen gitmişken sana vurgun yedirenden. Bana gelmiştin.
Aslında bana gelmemiş, bendeki hayallerine gelmiştin sevinçle.
Hayallerinde olana geldin, hayallerini sana yaşatacak olana.
Bir gülümsemen için her şeyi verebilecek olana. Temiz tertemiz bir sevgi taşıyana.
Ey sevgili, en sevgili,
Sen gelmiştin bana, senden hızlı sana giden bana inat,
Gelişin öyle kolay değildi. Ağırdı... çoğu zaman dayanılmazdı.
Adını adımın yanında taşımak zordu. Ağırlığın vardı adımın yanında adının.
Bir ad değildi sadece adın, öyle herkes gibi bakmadım adına.
Bakan değildim ben sana, sen içindeki seni görendim aslında.
Aslında istediğimdin ama tahmin bile edemediğim aynı zamanda.
Adını adımın yanında istemişken ben, adın varlığım olmuştu birden.
Varlığım ağırdı bende, adın varlığımda ağırdı.
Sen, sen değildin sadece. Ve sadece tek bir isim değildin sen.
Bir şeydin ama tüm şeyleri içinde barındıran şey...
Belgisizdi varlığın, kimliğin adın...
Belirsizdi neleri kapsadığın, nelerimi aldığın.
Adımı alandı belki, adımın yanında olan bir ad, sonra bir nehir bana akan, sonra bir deniz aktığım, sonra da bir umman, cesaretimi kıran. Dalga dalga duran,
Gönül kıyılarımda medcezirle oluşturan, akıntıların olduğu bir umman,
Dışımdan içime içimden dışıma akan, hayallere daldıran bir peri bazen,
Bazen bir gelecek, bir geçmiş çoğu zaman.
Yaşanmayan ama yaşanılmış olması hayal edilen bir geçmiş.
Lambada titreyen ateşin üşümesiydin bir zaman, bir zaman gökten bela gibi yağan yağmur,
Yanında bile olsam özlenilendin, kağıda yazılamayacak kadar uzun bir şeydin sen.
Kalemi elden düşürendin, aklı şaşırtandın bazı zaman,
Bazı zamanlar bir güneş gibiydin, bazen bana yaklaşan bazen benden uzaklaşan,
Yıldızlar gibiydin hem yakın hem de uzak olan..
Gecemdeki aydın karanlıklarımı aydınlatıp yalnızlığımı paylaşan
Karanlığı fırsat, yalnızlığı kılıf bilen bir hüzündün bazen.
Bazen de kara bulutları bir çırpıda dağıtan saba rüzgarım...
Sen, bende sadece bir isim değil, sen tüm isimlerleydin, varlığın varlığımdaydı.
Bir nefes alışım bir de nefes verişimdin.
Çiçek özlerinin ruha huzur veren kokusuydun,
Beyaz bir güldün saflığınla, aşkınla mavi, sevginle kırmızıydı gül olan rengin.
Tüm renkteki güller sendin, gül-i ranaydın benim için,
Söyleyemediğim tüm sözler sendin,
Ey sevgili, En sevgili,
Bilemedin beni, beni bil dediğim halde, halimi haline arzetiğim halde
Bir bir döktüğüm halde içimi sana. Bilemedin beni. Ya da bildiremedim kendimi.
Sevgili, ey sevgili en sevgili,
Masumiyetimin delili, sevgimin ispatı, ömrüm, canevim,
Seni seviyorum, basit gelir bazen, “seni seviyorum”un anlamına inemeyenlere
Sana diyorsam “Seni seviyorum.”diye bil ki bildiğin gibi seviyorum seni
Bir buse kondurmak kadar masum, elini tutarken titreyecek kadar çocuksu, yanında uyumayı hayal edecek kadar da cesur. Ve sana seni anlatmaya çalışacak kadar da küstah...
Sevgili, şimdi hayallerimsin sen,
Sen bilmesen de ve hissetmesen de senin hayallerindeki gibi seni sevenim.
Senin ateş denizinde mum gibi erimiş olsam da ben, yine bendim aslında sende bilinen.
Ben ile sen... Sen ile ben...
Sen... Sevdiğim olan sen, şiirim sen, sözüm sen, cümlem sen.
Virgül denilenden sonra gelen noktam sen.
Sen ile başlayan ve sen ile biten her şey sen.
Seni seviyorum ben....
Seni seviyorum ben....
Seni seviyorum ben...
Beni seviyor (mu) sun sen...
Senli ben ve sensiz ben...
Bir uçurum farkı iki ben.
Benden içeri olan ama benden dışarı çıkamayan.
Sorulardaki cevaplar ve cevaplardaki sorular sen.
Bir paradoks, bir metafor. İçine düştüğüm bir anafor. Sen...
Sevgili sen benim için bilinemeyecek kadar geniş bir ilimsin seni öğrenmeye çalışıyorum....
Bulunamayanımsın, ama bulmak için aradığımsın.
İfademsin, sevdiğim....
Kayıt Tarihi : 20.1.2010 23:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!