BAŞARILI” olma rüyamızı gerçekleştirirken en belirgin özelliğimiz olan ve en çok sorduğumuz bir soru “KİM OLDUĞUM”, “NE İSTEDİĞİM”, NE YAPABİLCEĞİMDİR”.
“BAŞARI Ve LİDERLİK” yolunu izlerken, Öyleyse, “GÜÇLÜ ve ZAYIF” yönlerimizi bir kez daha gözden geçirmeliyiz.
Ben kimim? ...
Sen kimsin? ...
O kim? ...
BU GÜN KİM ZAMANIDIR. Ah şu kimler...
Şu otuz dört sene boyunca her şeyi “İSTEDİĞİMİ” bir kez daha belirtmeliyim. Ah şu “BEKLENTİLER” Uzaktakilere sahiplenmek... Yakınımızdaki değerlere tekme vurmak... Her şey olmak fakat hiç olmamak...
Lakin yaşadıkça ve öğrendikçe hiç olduğumun farkına varmak...
“BEN BİR HİÇİM”, çok şeyler yaptığıma inanıyorum. Belki “BECEREMEDİĞİM” çok şey...” düşüncelerde... İnci misali sıralı... Bir şeyler ile uğraşmak çok güzel... “AMACINIZIN” yolunda gitmek ve kim olduğunuzu kabullenmek...
Geliştikçe... Değişimler... Değiştikçe... Dönüşümler... Sağlamak... Mesela; özgürlük ve bağımsızlık peşinde ayrı bir evde yaşamak... Başınız göğe eriyor... değil mi? ...Kendi işiniz varken başka bir iş aramak... ve almadığınız maaşların mutsuzluğunu yaşamak... Sizce, Sonra, ne oluyor biliyor musunuz? ...
Yakınımızdaki değerleri unuttuk uzağa saldırdık. Adına kim kelimesini koyduk... Beklentiler korkulara dönüştü. Çıldırdık. Ben kimim? Diye sorduğumuz soru ile özümüzü yakalayabileceğimizi sandık. Kimler geldi kimler geçti mevsimsiz hayatımıza dokunarak... Kimleri anlamayanlar kayboldular iç dünyalarında: Biz kimiz? Siz kimsiniz? Onlar kimler? Yabancılaştırdık. Kendimizi kendimizden... Bir gözün diğerine hayrı kalmadı. Adına maske taktı denildi. Çevre bulduk asla vazgeçemediğimiz....
Çevre fazlalaşınca kendimize zaman ayırtamadık. Sonra, yalnız yaşamayı seçtik. - “Yalnız kalmayı hiç sevmiyorum.” Cümlesi yer aldı. Düşündükçe yalnızlık duygusunu yaşadık. Kalabalıklar içerisinde yalnızlıklar içerek cennet yarattık köşemizde... Yüreğimiz bir sese hasret kıvranıp durdu. Kafeslerde...
Kim kelimesi ile uğraşırken ben, sen, o, biz siz, onlar.... Duyguları mimledik güçlü yönlerimize... ayakta kalma çabamıza... İçimizdeki çocuğa.... Şimdi kimleri kütüphaneleştirdik... Okunmak için kitap sayfalarının arasına sıkıştırdık. Kamyon çarptı. Düzeltilerek kitaplığa yerleştik... Üzerine tuz biber ektik...
İstanbul, 9 Eylül 1999
Süreyya AktaşKayıt Tarihi : 2.3.2008 00:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!