Karar fırtınası gemileri ile okyanusları aşıp, kültürümüzdeki kişilik ve karakter balıklarımız “SAVAŞ GEMİSİ ve “ GEZİ MOTORU” ile içimizdeki bulunan olumsuz ve olumlu mürettebat ile “ HIRS ÇAMURU”, “KUŞKU DERESİ”, “ÖRÜMCEK AĞI” kültür ve değerlerini bulabilmeleri için “İLK ADIM” yolunda ilerlemektedirler.
Her güneşin doğuşunu izlerken, dilekleri her an için geleceğe dönüktür. Geleceği hayal etmeyi sağlamak ve ilk adım için “HIRS ÇAMURU” adındaki kayanın zirvesine çıkmak ve burada “ GÜÇ, YÜKSEK PERFORMANS,KAZANÇ” sağlamak ve insanlarla dikkat çekici olaylarla yüz yüze gelerek iletişim kurma yolunda ilerlemektir ki bu geçmişin sesidir…
Geçmişin sorumsuzluğu, “YIKICILIK, İKİYÜZLÜLÜK, BENCİLLİK, YALAN, ZAYIF NOKTALAR” beşlisinden oluşur ki “AYNA” NIN bu tarafı devdir. Ve bu beşli içerisini barındıran kendince kuvvetlendiren eksi değerlerimiz aptallık, üstünlük, kararsızlık, iradesizlik adında kangren hastalığıdır… En büyük korkusu “KENDİNİ SUÇLAMA” Özgürlük korkusudur… Her an “savaş gemisi” ve kendisiyle seyahattedirler…
Amacın varsa yok olup gitme
Yaşam güzel sakın terk etme
Nefretin yanında gelme
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta