Birkaç ilginç güzel kitap Şiiri - Akın Akça

Birkaç ilginç güzel kitap
ve sağırın uzaktaki gönül askısındaki
hunhar şantiye.
Taşeron nedir bilir misin sen
başka kendinden...
Eksisozluk yerine 'ksisozluk'
adı gibi yarım sırıtan bulamaç tamlamalar
Karşıdan tel çakınca,
açmak için koştuğunda,
birkaç çalıp
sonraki çalışın ortasından
veya bir tarafından, kesilip,
susuşa benzerler...

Burulan, bükülen karşıdaki hece;
sen nasılsın bu gece?

Ne kadar inansak da kendime;
zorlamalarda, havadan ineniz benliğimize.
Çok çıkış yolu var
kararında direttiğin müddetçe.
Zorlamalarda ineriz havadan
ama sadece zorlamalarda,
ki, huyu çıkasıca, yabanıl bize o da...
Çok çıkış yolu var
nadir sessiz, bazense sesli,
kararında direttiğin süreçte.

(Buradaki) Hiçbir şey
aslından daha büyük ya da yoğun
değildir evrende
veya senin kendi özünde.
Sıçradım yanına bir buket çiçek alıp;
haydi, bana misafirperverlik
sözünü göstersene! Özü sözü bir;
canlara aşkım, yara ise sevgilim.

Güven Park'ın oralardan aldım.
Kuruda yanıp tutuşan ve ıslanan aşağıda
o kövlü kadını sattı
bu buketi üç beş kuruşa.
Demeyi unuttum, o buketi
sardırıp ben yaptırdım ona aslında.
İki lafladık hemen güldü
kumral kalender Anadolu insanı.
Tamam anladık, zaten gereksiz demen,
bekir yerine bakır ancak
cana aşkım, orağaysa sevgilim.

Yokolan, varolan, geri dönen;
sen neler daha daha yaptın?

Havadaki hava yumuşuyor,
inadına dinç tutmalı ayazı;
kör kuyuya inilmez kuş palazlı.
Maddeler itişirken ışık hızınaymış,
bir deli uyduurmuş diğerleri sürüklemiş;
külliyen yalan, aslı astarı hezeyan!
:Beşinci güçte asıl hatmi çiçeği,
tahrişleri giderici ve göğüs yumuşatıcı;
diğer dört gücü de ihracetmedik gene de:
güçlü ve zayıf nükleerler,
radyoaktif bozunum ve elektromanyetizma.
Çiçekçi kadın demişti
çiçek alınan o günün bir önceden
başarıya ulaşmış telekom işçilerin
huzurunda huzurunda,
ayan beyan değil fakat öyle işte;
oyalanıyorduk az, bakındık,
daha ısınma turlarında gelmişidik,
güzelliğine çiçeklerin. Dedi ki:
'Bak bu karanfilidir, bu kardelen
narin yerine az besili olsun dersen,
bu gül beyaz bak diğeri al al;
'hanımeli ama biri giderse,
koyvergitsin vazcay gitsin duyguları sal.'
'..lale de var leylak da
ve sarı-beyaz papatya, hepsi senin için.'
İlk, çiçek sayışlarını da
duymuştuk ya da 'duymuşuz' ya:
Huyum kurusun, dedik ki,
('Sen ne biçim köylüsün,
önce sırtında küfe taşıyorsun
sonra da paraya para demiyorsun)
Olmaz öyle veresiye.. yüzük müzük;
demedin mi ki, sal duyguları, yap onu ilk.
Önceliğimsin ama ben neysem sen de sen
ki sana neyse bana da o,
olacak olandır pişman aptal koro
sor bi hele pişman mıymış Yoko Ono.'
Aldanma! kız Nemesis'i bırak;
yüklen Nykks'ı, Kkhaos ile Erebos...
'Gece' tercih nedenidir yerine intikam'ın;
arden, karmaşadan yoğururuz ormanı
ve en son da, seni beni...
Önce hep bir dinle, öyle daha küfret;
sonra samimiyetin yolu saadet.

Ama sormana gerek var mı bunu bana;
sıyırırız, götürürüz,
ulaştırırız capcanlı karlı doruklara! !
Şöyle, bir şey var,
eğip büküyorsun avcunda oynadığını,
hiç sıkmammaya çalışarak onu.
Zaman bunun adı. Sonra birden,
bir şeyler, kanlı ödenek, tahsisat
genişleterek, sığmayan kabına,
kötü bir çeşit sığmayış ile kaba,
aşıp gidip yağmurunda asidin göğe karışan...
Selfservis avamı hayat
da böyle mi bitiyor acaba,
biz ihtiyarlayıp ölünce çok yaşlıyken?
Sessizliklerde neler oluyor?
Karamaddilikte şaşkın dinamit
Alfred Nobel'in ve hatta John Wheeler
karadeliğinde her ne hazırlanıyorsa;
gereksinmez gene de asayiş, halk kardeşliği,
kapitalizmin savaş biçen tüccarlığına.
İşte, ve ben; bırak hepsini! !
En kardeş, bir arkadaş,
ve hatta 'Ersen ve Dadaşlar',
elimde bir papatyalar okyanusu ile geldim
Fenerbahçe'nin en eskisiyle, sarı-beyaz
ve şayet güneş kızılca kızıl dev
olursa /gene/ bir gün
tekrar döndürmek üzre papatya
haleti ruhiyeyi, sarısın sarısın güneşi,
elimde bu sefer gelincik kıpkırmızısı
bir gül ile burdayım sakaya.

ilk şekil