Bugün yağmur yağıyor buralarımda
Buralarımı buran bu şehirde
Durmadan vuruyor tahta çerçeveli pencereme
Sanki sırf bana yağıyor içime işlercesine
Dört yanım, dört duvar, dört koridor
Yağmurlu gün ve gecelerde yalnızlığım bana nasıl kor
Uzanamam bir yere, soramam kimseye, halimi iyiye yor
Dalga dalga ürperti ve ardınca uyuşukluğu gel de bana sor
Hep bu masum damlalar bıraktı beni halsiz, dermansız
Gel gör ki, ruhum bağlı kalır yatak yorgan arası
Nasıl bir uyuşukluk ki kanım çekilir, kalır damarsız
Yortulu bir günde mabet olur sanki evimin tavan arası
Kim derdi? Yağmur, sadece süsler sonbaharı
Ruhumun kapkara matemi oldu kırkikindi akşamları
Tıpırdayan yağmur damlası ve hoyrat esen rüzgârın uğultusu
Caddede ayaklarım tokmak sanki bir senfoni manifestosu
Yağmur çiseleyen deniz, asabi betonların grisine nispet,
İki korku yağmur ve deniz bir arada, Tanrım bu nasıl kısmet?
Tüylerim oldu diken, ürperdi dalda son kuru yaprak elbet
Bana nispet, bana kıyamet, denizle yağmur oldu halvet
Eskiler anlatırdı, yağmurların romantik bir yanı vardı
Abartmadılar mı sence? Parklarda el ele sırılsıklam olmayı
Centilmenlik diye omuzlara ceket asmak artık gerilerde kaldı
Onlar eski çağlara ait yalandı, pardon romandı! ...
Kayıt Tarihi : 26.8.2009 06:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ALPER TUNGA TAKTAK 12 ŞUBAT 2006 4:15 BOLVADİN/AFYON

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!