ışık mıydı nur mu bilinmez
bir damla sûretinde düşen
bozarak sessizliği
alacakaranlık bir zihin humması
Habil için belki belki Kabil nedameti
gözbebeğinde doğup yanakta süzülen
izdüşümü vicdan ısıtan
fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
Devamını Oku
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı