Biri yazmalı bu acıları....
Yazmalı,çocukların büyümediğini.
Evden eve gezen sırasız ölümleri,
düğünlerin şölenlerin yas tutmasını, yazmalı...
Yazmalı,gelinlerin kara çatmalı başını..
*
Nereye, neye yazmalı bu acıları?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Üzülme şair; birileri yazmamış olsada bu acıları korkudan bskıdam; tarih gerçekleri yazacak kimseden çekinmeden, sıkılmadan. Ağıtların yankılandığı her dağda, her vadide, her düzde insana sevgiyle, sagıyla yaklaşan hukuk devletiyiz ( ! ) sözde. Dalgın gözlerimizle beklerken dinsin diye bunca akan kan, zinciden boşanan çılgın delilere dönüyor insan. 'Düşünüyorum, öyleyse varım'... Ağzıma yakışmasa da, o çirkin sözler, bıçak kemiğe dayandı artık, gerekirse sıralarım.
Çok güzel bir şiir. İnsan duygulanmadan edemiyor. Başarılar.. Tam puan / Antolojimde...
Biri yazmalı bu acıları, yazmalı...!
Daha nasıl yazılır ki acılar?
Sen okuma yazma bilmiyorsan;
Kimin boynuna nasıl yazmalı bu acıları?
ACILARI TARİFSİZLİĞİ İLE ANLATMAK NEKADAR ZOR OLSADA SEVGİLİ HOCAM TAM DA BAM TELİNDEN VURARAK ANLATMIŞSINIZ TAM PUANLA SEVGİLER
Boşunaydı *unutulmasın! * diyen telaşım.
Acı da suya benzermiş oysa,
kendi yolunu kendi bulan....
Önce anaların yüreğine düştü.
Sonra ağıtlarına karıştı...
Evlat acısını yaşamayan nereden bilecek ki o yüreğin cayır cayır yandığını :((
Rabbim tüm evlatlarımızı kanatları altında korusun..Nadide yüreğinize,değerli kaleminize sağlık Hümeyra hanım kutlarım...++ Ant..Sevgiler
HACER ANA
Kalmadı dizlerinde mecal
Kırıldı dizleri Hacer ananın
Kötü haberi gelmişti
Biricik paşasının
Bölük bölüktü parmakları
Ziğil ziğil kanıyordu ayak tırnakları
İstemiyordu masal dinlemek
İçinden gelmiyordu artık ilenmek
Bir can daha yanmıştı
Bir yuva daha yıkılmıştı
Kor düşmüştü yine yaralı yüreklere
Tekrar el atılacaktı
Kazmayla küreklere
Defalarca duyduğuydu bu yeni masal
Saymamıştı hiçbirini
O yüzdendir bilemedi
Bu kaçıncı deccal
Ağlayamadı Hacer ana
Yüreği düğümlendi
Görebileceği en yükseğe dikildi gözleri
Göklere yükseldi
Kanayan nasırlı elleri
Bulutlara uzandı birer birer
Zift karası kalemler
Kanağladı bulutlar
Döküldü kelimeler...
Eylül 2016. Bülent ARKAN
Bu güzel şiiri bir şiirle yorumlamak istedim.İlham veren güzel şiiri ve çok değerli şaire Hümeyra hanımı tebrik ediyorum.
Paylaşım için Naime öğretmenime teşekkür ediyorum.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Bülent BAYSAL Bey. Bana güç kattınız. Emeğinize sağlık. Saygımla , selamımla..
Çok teşekkür ederim Sayın İbarhim KURT Bey. Emeğinize ,gönlünüze sağlık diyorum. Bana güç verdiniz.Saygı ve selam ile.
Sayfama gelip, göz izini bırakan , bana emek veren, şiirimi guraba taşıyan Değerli Naime ÖZEREN Öğretmenime, İbrahim KAVAS kardeşime,Değerli Serap IRKÖRÜCÜ Öğretmenime,Değerli Zeybek Hocama,Değerli Filiz KALKIŞIM ÇOLAK arkadaşıma çok teşekkür ediyorum. Gönlünüze, yüreğinize sağlık diyorum. Selam ve saygımla.
Taşa yazılsa taş kaldıramaz bunca acıyı çatlar ancak çekse çekse yine insan çeker çekebilir bunca acıyı, yüreklere kazınır... Hemde öyle derin kazınır ki silmek ne mümkün... Kapanması kabuk bağlaması asla mümkün değil...
Ancak bunun zehrini kara kalemler kağıtlara döker, ozanlar sazlarıyla söyler haykırır, şairler şiirlerinde yazar ve tarihlere bir belge olur, günü ve acıları yarınlara haykırır, taşır...
Kutluyorum güzel şiiri ve güzel yüreğinizi Hümeyra Hanım...
Selam ve Saygılarımla...
Evlat acısı en büyük acı.Dayanması güç , o yürek yangınıyla yaşanması güç.Düşünün o çiçeği burnunda evladınız asekere gönderiyorsunuz geliyor bi şerefsiz 5.45'lik bir mermiyle evladınız öldrüyor.Ne için ölüyor bu çocuklar.Bu ülkede eğer savaş vara hepimiz gidip savaşalım.Önü alınamayan nedir göz yumulan.Çok yazık gerçekten.Analar bu evlatları öyle kolay doğurmuyor yetiştirmiyor.Üstelik hepsi garibanların çocukalrı.Zenginlerin çocukları gemişlerde düğün yapsın balayına Mayami'e gitsin bizm çocukalrımız hunharca katledilsin.Kiminin arkasında yetimleri sevdikleri anaları babaları.Dilerim bu acıların sonu gelir sevgili hocam..sonsuz saygılarımla...
'Okuma yazma....'
Ya ne yapacaksın?
'Diz kırıp dinleyeceksin..' Çıkacak birileri 'kürsüye', o anlatacak, sen de 'başını sallayacaksın', onaylamayan içinle ters düşe düşe.. Vicdanın kanarken susacaksın!
'Kader' diyecekler..
'Keder' anlayacaksın sen! O keder ki 'alnında yazacak', sen alnını suçlayacaksın.. Dövünüp, çırpınacaksın.. 'Ah! Kadersiz başım' diyeceksin, 'kedersiz' diyemeyeceksin..
Hadi bilme, okuma/yazma..
Bari gözlerini kapama, kulaklarını tıkama..
Bak, ne diyor okyanusun öte yakasından birileri.. 'Biz, filanca terör örgütünü silahlandırmaya devam edeceğiz!'
Demek ki ölümlerin namluları 'gözümüze sokuluyormuş!'
Gör işte.. Duy..
Ve de ki 'kürsüye' çıkanlara.. 'Siz de duydunuz, gördünüz mü?'
Ne çok 'yazılacak şey' var Öğretmenim.. O birileri biziz işte.. Sizsiniz..
Belki okur da birileri..
Kutluyorum şiirinizi ve 'yazan' sizi..
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta