Sahi, kaç yaşında büyümeyi bıraktım ben?
Bir çocuğun ismini deftere kazıdığı gün gibi yakındı oysa her şey.
Sana anlatamadıklarımı
bu şiire sarıp yastığımın altına koymuştum
Doğduğum gün kadar kırgındım hayata.
Bir mendil gibi düşüyorsun cebimden,
unutulmuş, kırışmış, gözyaşı emmiş.
Sokak lambalarının altındaki sessizlik gibisin;
konuşmadan anlatan,
dokunmadan üşüten.
Bir dilek gibi göğe yükselip,
tam da ben tutarken düşen yıldızsın.
Sana bakmak, kendimden geçmek gibi.
Kendime dönmek, her seferinde seni bulmak gibi.
Sana varmak,
bir labirentte kendini aramak gibi.
Her hatırlayışımda
biraz daha siliniyor çocukluğumun rengi.
Sadece sen kalıyorsun.
Bir tren rayının getirdiği pişmanlık gibi,
bomboş vagonlar gibi...
Kalplerimizi, çıktığımız yolculukların içine sığdırmak gibi.
Hayaller içinde bir çocukluk isyanı gibisin.
Açan çiçeğin taze yaprakları yüzün,
bir yüce çınarın gölgesi bakışların.
Hayat gibi garip, hayat gibi delicesine.
Doğduğum gün gibi buruksun en çok,
doğduğum gün gibi çirkin.
Kapalı kapılar ardında üşümek ve suda kaybolmak gibi,
ilk defa uçan bir balon gibi hissiz.
Birden hatırlanmak gibi, sonra yine unutulmak...
İsmi geçmeyen dualarda gizli bir yara gibi.
Saatin akrep yelkovanı değmeden içime batan anlar gibi.
Yarım bırakılmış bir şarkının nakaratı gibisin.
Bir türlü doğmayan sabah, bir daha gelmeyen ses...
Adını andığımda boğazıma düğümlenen boşluk gibi.
Sadece iki kişi bildi bugün beni:
biri hatıra,
diğeri hasret.
Kayıt Tarihi : 3.8.2025 00:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
..
Kutlarım.
gececil haykırışlara sarılmak..
TÜM YORUMLAR (2)