Babam gitmiş Artvin'e,
Başlamış görevine
Bir suçluyu götürmüş
Sağlık Müdürlüğüne
Görmüş orda annemi
Bu gece aşkı giydir çıplak ruhuma,
Titreyen dudaklarımdan aşkı yudumla,
Ay ve deniz şahidimdir sana olan tutkuma...
Âşıklar Ozanlar, davetim size
Yol yordam sorarım bin bir hevesle
Gül bahçe içinde yol verin bize
Yol yordam sorarım, bin bir hevesle
Centilmence olsun, atışma dedim
Ne yağmurda eğerim başımı
Ne Rüzgâra dönerim yüzümü...
Olabildiğince ıslansın yüzüm diye Yağmura,
Islak çehremi okşasın, tatlı esintisiyle kurutsun tenimi diye rüzgara
GÜLERİM…
1
Hiç tanık oldun mu dansına yağmurun rüzgârla?
Yağmurun adımlarını yönetir Rüzgâr coşkuyla…
Yağmur uysaldır; Rüzgârın kollarına bırakır kendini,
Savrulur oradan oraya ahenkle aşkının kollarında.
Yağmurda saklıdır hüzün, eksik yaşadığı mutluluğuyla
'Off! Yanıyor içim.
Sen de hasretle uzun yaşa isterim…'
...
Yüreğinde umutların tükensin,
'Her Zaman Açtır Bu Mezar Boş Kalmışlığında'
Kalp;
Mezarı olur biten her aşkın,
Ardından;
Yeni bir başlangıca gebe kalır
Sana merhaba demeyi öyle çok özledim ki...
Tıraş losyonunun kokusuyla uyanıp “günaydın aşkının aşkı” demeyi... Burnuma kondurduğun yumuşacık buseni… Çok özledim canım benim, çok çok özledim… Yüzümü boynuna gömüp uyuya kalmayı, koynundaki güven duygusu dolu huzur içindeki güzel uykuyu özledim. Ben seni çok özledim…
Kimsenin elinden tutmayı sevmezdim bilirsin gezerken. Ya senin serçe parmağındı ya da kendi parmağım. Kollarımı arkamda kavuşturup tutardım işaret parmağımı senin yokluğunda. Neden gittin? Özledim seni çok özledim ben…
On sekiz yıl ve on beş gün… Biliyorum buna da şükretmem gerek ama yetmedi bana onca yaşanmışlık... Çam kokusunu çok severdim küçüklüğümde. Seni getiriyordu bana çünkü. Artık gelmiyorsun. Yine de çok seviyorum çam kokusunu hayalini getiriyor artık bana. Gittiğin günden beri yağmurun da kokusunu çok seviyorum… Yağmurlu havada rüzgâr bana toprağının kokusunu getiriyor. Dolduruyorum ciğerlerime. Senin yeni kokunu taşıyor burnuma… Yağmur yağmasını bekliyorum ben çam kokusunu ve torağının kokusunu rüzgârla yollasın bana diye… Derin derin nefesler alıyorum. Neden beni yapayalnız bırakıp gittin?
Yalnızlık nasıl bir duygu yaşadın mı hiç? Üstelik kalabalık içinde yaşanan yalnızlığı soruyorum sana? Beni yalnız bırakıp gittin. On yedi yıl ve üç yüz on beş gün oldu senden yoksun kaldığım… Uzun zamandır yağmur yok… Rüzgârdaki emanetimi bekleyip duruyorum… Çok özledim kokunu çok… Seni çok özledim ben…
Hep “cemiyete karış” derdin bana “uzak durma insanlardan”. Bilirsin çekinmem “merhaba” demekten yeni yüzlere. Sen varken kolaydı her şey güven içindeydim. Kalkana gerek duymadım zırh kuşanmaya da... “Yüreğini temiz tut ki güzel insanlar çıksın karşına” derdin… Sen vardın güzeldi tabii… Öyle ani gittin ki beni tamamen savunmasız bıraktın… Korktum. Korktum ve kuşandım ne varsa üzerime… Kalkanlarımı ve zırhımı. Sen bana cesur ve güçlü olmayı öğrettin öyle olacaksın dedin… Ama korktum yokluğunda… Korktum fakat bunu belli edemedim dışarı. Sana söz vermiştim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!