Yürüyorum haçların ve çanların zılgıtları altında
Kınında uyuyan bir kılıç kadar ketum
Yarasalar hüküm sürsün artık gecenin tahtında
Mademki kelimelerden sürülmüş, kovulmuşum.
Gezginleri haritalara küs bırakan dargınlık
Ateşi alevinden sıyırıp soyan esrar
Kadını öz teninde boğan o karanlık
Bende gizli tüm bu yük, bu ağırlık, bu kumar
Dağ başları, caddeler; sokak başları, dolunay
Ve yitirilmiş zamanlar, yıldızlar boğum boğum
Dar sokaklar inilti, şehirler ki uçurum
Yitirilmiş utkular ve kalbi kaplamış kurum
Durmaksızın şehvetini tüketiyor dudak
Çünkü zapt etmiştir tenimi bir amansız kin
Güneşin ardı ölüm, gecenin ardı tuzak
Ruhum, bunu elbet en iyi sen bilirsin
Sen ey cellat durma, şehri hemen boğazla
Ne varsa senin olsun para, altın, ganimet
Acılara yüz çevirmiş bak şehirli budala
Azgın bir alev gibi cayır cayırken nefret
Kayıt Tarihi : 2.11.2019 17:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!