Herkesin anlatmak için yanıp tutuştuğu ama ağzını bile açamadığı hikayeleri var.
Az önce ayağımı yerde duran bir eşyaya çarptım. Ağladım sonra. Hani bilirsiniz onu. Hani zaten vurmuşsunuzdur en dibe. Zaten olmayacak her türlü şey başınıza gelmiş, sizi yerden yere vurmuş, canınızdan bezdirmiştir. Ama ufacık, saçma sapan bir şey sizi böyle paramparça eder birden. O ana kadar çok güçlü kalmışsınızdır da, her şeyin bütün suçlusu o eşyaymış gibi söverek ona odanın ortasında ağlarsınız. Çocuk gibi. Benimki de böyle bir hikaye işte. Fazla anlatmaya halim yok. Fazla anlatmaya gücüm yok. Biraz olsun anlasanız, yeter.
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta