Mehtap yanım sancıda
Ben zaman, ufku engince,
Kader birliği etmişce aşarım.
Eğer sırasında yaz kış,deprem;
Yaşanmıyorsa asıl o zaman şaşarım.
Bilmezdeki ufkum
Dehşetin duygusu ile sürüşlü aklım!
Dez enformasyon ve ters sorularla söznem
Hiç ama hiç önüme koyup
Düşünemediğim öznem.
Önce bir ürperti
Kulakları tırmalıyan uğultu
Can pazarda ve biçarelik, kendinlik.
Beyin salgıda…
Sonrası tam bir paralize.
Meşum bina uğurtu ve gıcırtıları
Artık ne olcaksa olsundu, an geçimi o an.
Tüm dünya o andalık ve o anlık
Ürpertide olan şimdi yoktu
Duyulup his olan.
Ve sesizlik
Yeniden kendine geliş
Büyükler telaşlıkla
Kafalar plastik masa altında.
İşte o an böyle bir eşsizlik!
Öncesi tv izlemekte olan
Dört yaşında torun,
Devamla meydan okurca tv izliyor!
Biz onu unutmuştuk bile
Bu kadardı, küçük dünyada!
Estirilen herc ü merc.
Ivır zıvırla doldurulmamış dünyada
Meydan okurcasına bizlere
Ve bundan habersizken biz!
Deprem bir yaşayışlıktı
Var olmanın,
Ve var kalışı sürdürmenin
Güvencesindeki asayışlık.
Korku değil sevgi çıkaracağım bilişle
Vah vah diyeceğim aklı silişle
Hiçbir şey ne bizim için,
Ne bize rağmen.
Doğa bir oluşlukla
Varlamıştı kendini açılı.
Bu açılımda,
Deprem yanardağ da saçılı.
Asıl deprem çıkmıştı ortaya;
Günü birlik, sorumsuz vurdum duymazlıklar
Hukuksuz sosyal işleyişler ve cinneti,
Yedi onda dört yetmedi mi? Diye kotaya.
19.08.2007
Bayram KayaKayıt Tarihi : 18.8.2007 14:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Diğer dönümler gibi, 1999 depremi yıldönümü, yine bir acışlık ve acındırma ile, bana UNUTMA! demelerle, göz içine sokulan enkazlar! Unutmamın ayıbını ve cezasını yaşıyordum! Ne kadar kişisel bir sorumluluksa? Asıl ele güne ayıp olanlar kimlerdi? Demiyerek geçti. Ben unutmadım biliyorumda, aynı sesi çıkaramıyoruz. Ne etkili ve yetkililer: “”şu idik, şunu devir alıp, şunu yaptık; şunlar tamamlanmada, Şöyle bir proje ile şunlar da hedefimiz”” dedi. Ne de biz; ne bekliyorduk, neleri sorduk. Drama görüntüler ağlama ve çığlıklarda tam bir kendimizi kaybetme duygu ve duyuşluğu ile geçiştirme! 1966 Muş Varto depremi yaşandığında kulağımıza o insanların “”nasıl ilahi ceza ile cezalandırıldığı”” üflenmişti. Hep düşünürdüm: bunlar diğer insanlardan farklı, hangi günahı işledi de bedel ödüyordu? Ya da: başka yerde olmayıpta, burada istisna olan; hangi büyük günadır ki bu belayı reva görmüştü? Ya da niçin oluyordu deprem? diye. Aslında hiç biri. Tamda aptalca bir soruydu! Soru tersten sorulunca içinden çıkılmıyor hemde bir şey üretilmiyordu. İlahi ceza ise, ne yapıla bilirdiki? Sömüren menmun, sorumlular menmun, zedeler şaşkın ve boynu büküklüğün razılığında! Bize de nane koklama düşüyor herhalde! Ta ki 1969 Aya ayak basıp, Ay’a sismoğraf yerleştirilip; Dünya’ya saat be saat Ay’da deprem olduğu haberi yayılınca, kafamı kurcalayan soru hemen çağrışımla dank etti: Evet soru aklımda idi ve aydınlanmıştı: Dedim; Ay’da ümmet yoktu. Tanrı Ay’da kimi cezalandırıyordu? İşte doğru soru. Her şey yerine oturmuştu kafamda. Tam da burda, “”Kadın 4 “” konulu şiirimde ki: “”Eremiyorsan bari; Sığca sev “” diye kısım: “”Eremiyorsan bari; Sığca düşün”” diye, şimdi tekrarı, kendi kafama çağrıştı. Haydi Dünya’yı Evreni oluşu ve oluştaki bağıntılı bütünlüğü bilmeye biliriz de. Artık zoraki duyduğumuz bu bilgileri güncel bilgilerle bir kıyas tutmanın basitliğini de mi yapamayız diye geçti içimden. Hala bayram çocukları gibi “”7,4 de mi yetmedi? ”” diye pankartı alıp fırlıyoruz sokağa! Bu nasıl deprem olmazlıktır? Anlayan beri gelsin. Şu iyi biline, deprem ve volkanlar olmasa dünya 4,5 milyar yıl önceki halini, hemem hemen koruyor olurdu ve şimdi bizim yerimizde yeller esiyor olacaktı. Bu doğanın bir davranış biçimidir. Doğa davranışındaki işleyişin, bize göre olan sonuçlarının, zavallı acınasıların, ruhsal yansımasından bi haber ve kaale almazdır. Uhrevilik masalı, aklın zuhureviliğini ketlemekten gayri bir şey değildir. 12 Kasım 1999 da 7,2 lik depremini bende yaşadım.
Günü birlik, sorumsuz vurdum duymazlıklar
Hukuksuz sosyal işleyişler ve cinneti,
Yedi onda dört yetmedi mi? Diye kotaya.
anlamak isteyene çok şeyler yazılmış bu dizelerde ama anlamak istemeyene ciltler yazılsa ne yazar,,,,,tebrikler usta şair
'Ben zaman, ufku engince,
Kader birliği etmişce aşarım.
Eğer sırasında yaz kış,deprem;
Yaşanmıyorsa asıl o zaman şaşarım. 'devamında şair duyarlılığı şiire özgünlük getiriyor.Dünyaya ait devamlılık dile getirilmiş,olağan görülmüş...
'Ve sesizlik
Yeniden kendine geliş
Büyükler telaşlıkla
Kafalar plastik masa altında.
İşte o an böyle bir eşsizlik!' dizeler çok değişik,tamamen şairin tarzının göstergesi.Kelimeler duyuş ve ürperişin yansıması olarak güzel seçilmiş...
Toplumsal şiirinizi ve farklı üslubunuzu kutluyorum.Saygılar...
TÜM YORUMLAR (19)