Eyy, rengine üzüm suyu verdiğim gece…
Sessizliğini dinledim,
kafamda dolu dizgin
sarhoşluğu bezgin dertlerimle.
Şimdi sıra sende:
Biraz da gece dinlesin beni
çakırkeyf sessizliğimde.
Dingin…
Maviden dönmüş,
karaya çalmış gökyüzü;
çiy, dipsiz,
alabildiğine sessiz.
Yıldızlar bile saklanmış kuytularına,
bakmaya korkar olmuş sevdalısına.
Eyy, sessizliğine üzüm suyu verdiğim gece…
Alabildiğine sarhoş ol,
ol ki haykırayım dolu dizgin.
Biraz da gece dinlesin beni:
İçimdeki öfkeyi…
Sen, sevdaların karası,
ölümüne beklersin gün doğumunu.
Ne kuşun kanadı arar seni,
ne güneşin sıcağı…
Oysa ben!
Zemheri karanlığında yanarım;
acıyla, kederle, hasretle…
Yanarım ölümüne,
çaresiz,
sessiz.
Eyy, sessizliğine üzüm suyu verdiğim gece…
Ben derdimle sarhoşum,
dertlerimden nahoşum.
Hep ben seni dinledim;
biraz da sen dinle beni.
Hazır gün doğumu gelmeden,
hazır ateş içime gömülmeden…
Kayıt Tarihi : 27.11.2025 01:12:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İnsan zaman olur, gündüze dar gelir, insana ağır, kendi sesine bile sığmaz. Ben de işte böyle bir vakitte sarhoş ettim geceyi; belki onun sarhoşluğunda çözülür sandım içimdeki düğüm. Kim bilir… Belki bir gün siz de sarhoş edersiniz geceyi ve gün doğmadan dökülür içinizde sakladığınız o ateş.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!