-Can kırığı bakışınla taranıyor vicdanım.Sızılara ders veriyor formel özlemler.
Gönlümün ayazında üşeniyor üşüttüklerin.Her yanım sana üşüyorken yazını yazgından seçerek bekleyemem.
- Ruhumun paftalarında siluetin yalnızlık depremlerime ders veriyor. Acılar ve faylar yan yana. Yanıkların, yarıklarından, yara dersi veriyor yaşayamadıklarımız.
-Arayışın ılık vahalarında ulaşılmazlığın güftesi akıyor olası serapları önlemek için.
-Dilsizdir, Ummansızdır, sensizdir, kalakalışlarım.Melodik dökülüşlerinde örsüne hırslarım tümleniyor. Tümden tüneyen alaca sözler arasındayım.
Tanınmış acılarımın aynasında taranan güzellerin güz mevsimindeyim Heveslerime düşen çığlarında altında teninin gölgesine gelme umudu yaşama tutuyor.
-Hadi,haddimi bildir,bileyişlere…Hadi, keyfimi şifrele sözsüz buluşmalara.
- Gidişin,bilinmeze yolculuğunda aklandım saklandıklarına. Sandığında sakladığın en önemli bezin rengine yakın bir deme kitlendim.
-Yüreğine tomurcuklanıyor hayıflarım.Keşkelerim arasında hasat verdi gelemeyişin.
- Psikologa gitme yerine psikolojide okuyan ilim ermişiyim. Kendime terapiler yapıyorum.
- Vicdanımın çoğul sızılarında aklanmak için,senden sene geçiş köprülerinin biletini almak dahası senden önceki kendime gelmek için yol ile aşk arasında duruşumu arıyorum.
-Tezahürü namümkün döngülerin dününde düğün var. Şems öldü; ama Şemsa yaşıyor.
-Mimli can kırıklarının duvağında değil ayrılıkların. Duvağında sakladığın gizillerin gerizlerinde değil umursayış.
- Ben birazdan önce benim. Ben sonradan önce birazım. Ben ,senin kendilerinde güvensiz sellere sürüklediğin uslanmaz değilim.
Yitişlerin soğukluğu ıslanırken, uslandıklarımda kendim oldum. Kendime geldiğimde psiko-sosyal kulvarın varları yetmedi.
Şimdi utkunsalar tutkunları ütüler sana. Yutkun kaldığın heveslerin dersinde kalem olur alınganlığın.
-Taze azlar arasında kıymetinin mercanlarında yaram elmas oluyor sana.
İmge kokulu zihnimin zeka uçuşlarında aşk ilimle oynaşıyor. Aşk ilim köşegen bende.
- Oysa can kırığı zincirlerinde paslanmış acılar ilimle anlatılmaz. Leyla’yı anlamayan padişah gibi beni de anlamaz rasyonalistler.
-Bu mistik susmaların sunaklarında boşluklarıma hoşluğunun üst seviyesi gölge olsun.
-Başlasın hislerin düğünü. Vuvuzeleya karşı zurnayla karışayım mutluluklarına.
-
Alemin yanarken ,kelamın sevda kağıtlarına aşk olsun silinmezlik bahtının tahtasında.
-Aksın bağrındaki pınarlar,yıkasın kirli beni. Sol yamacındaki kapılardan önce gölgem,sonra huzurum girsin.
-Bıraktığın yarin yarınındayım. Yar ile senli yaramı büyülemiş bilinmez ecinniler.
- Mecburiyetlerin çarmıhında “İsa” benim. Yaryüzüne gönderildim.
Mahşere kadar beni bekle Nazlıcan.
Kayıt Tarihi : 24.6.2010 00:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!