Olursan cellâdım sen ol
Uzat ak parmaklarını boğazıma
Dola sırma saçlarını boynuma
Esrik bir akşamın
Hükmüne bırakma beni
Azgın denizlere atma beni
Dağlar kadar çetin yılların
Ardından geliyorum
Devin ininden kaçtım
Hazreti Yusuf’un
Gayya kuyusundan çıktım
Sina çöllerinden geçtim
Deve gibi hörgücümden yedim içtim
Haçlının seferinden boynumu kurtardım
Şerden ve kötülüklerden kaçtım
Yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır
Derdi atalarımız
Kaçan kandan kurtulur…
Kandan kurtuldum ama
Senden kurtulamadım…
Kapına geldim
Mecnun gibi Leyla aşkına
Ferhat gibi Şirin uğruna
Garip gibi Senem yoluna
Kerem gibi Aslı uğruna
Karacaoğlan dedem gibi
Elifin pınar suyuna
Üçler beşler yediler hatırına
Geldim işte kapına
Otağına geldim
Divanına durdum
Duvağına yüz sürdüm
Bu mudur hüsnü kabulünüz sultanım
Yakışır mı size zulmetmek
Aşk-ı divanenize…
Böyle yüz üstü bırakma beni
Böyle kapı dışı etme beni
Karanlıklara terk etme beni
Sensizliklere esir etme beni
Sonsuz boşluklara itme beni
Kurda kuşa yem etme beni…
Aldırma yılların geçişine
Yıldızların kayışına
Değişen hiçbir şey yok Batı Cephesinde
Her şey eskisi gibi Cassandra Geçidinde
Ve ben hala sana aşığım
Tut ellerimi
Bırakma beni…
Kayıt Tarihi : 31.3.2021 20:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!