Hissene aramak mı düştü Züleyha
Çöldü geçilecek meyl olmadan serâba
Huzur bu, gaye bu, dedin mutmaindin
Bir yusufçuk kanat çırptı ve büyülendin
Koştun peşinden çocuklar gibi sevinip
Külden yapılma Mağrip sokakları evindi
Bir göründü bir kayboldu yusufçuk
Bu rüyanın peşinden savruldun diyarlara
Hissene ağlamak mı düştü Züleyha
Koyu gece siyahı kirpiklerini boyadı da
Yokluğun binbir haline batırdın tek tek
Kirpik battı ay düştü yere sere serpe
Sonra uzandın bir el atımlık mesafede
Topladın düşen yıldız parçalarını
Bir bir saydın uzakları yakın edeni
Kurşuni bir ağıt yükseldi gökyüzünden
Asumanın pınarları bırakıverdi yükünü
Sordun bu ne kadar sürecek diye
Bir gün, üç gün, beş gün dinmedi, niye ?
Hissene yanmak mı düştü Züleyha
Zindan medreseydi, bıçak keskin terazi
Ateş denizinde dalgalardı yatağın
Solmuş yüzünde hüzün haleleri
Göz görmez dil söylemez ülkesinde
Bir prenses miydin yoksa bir deli mi
Sen ki
Kokusu Kenan’a merhem olanın
Zevcesi, bendesi, pervanesi…
ARİF TOPCU
24.09.2020
Kayıt Tarihi : 9.10.2024 21:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!