2001 yılında, sürekli yerleşim amacıyla geldiğim Antalya’ da; kimsiz, kimsesiz ve buruk, bir başınalığın yetimliğini yaşıyordum. Kolay mı, kırk yıllık Ankara yaşamımın ardından, gönülsüz geldiğim Antalya’ ya alışmak? Allah’ tan “Güllük” vardı! Antalya’ nın en işlek caddesi, kalbi, merkezi diyebileceğimiz “Güllük”…
Evli ve çalışan biri olan kardeşimin evi Güllük Bulvarı üzerindeydi. Hafta sonları ona gider, kardeş olmanın güzelliğini yaşardık. Balkonda oturarak, insan kaynayan, yaşam dolu, ışıl ışıl parıldayan Güllük Caddesini seyrederdik. Hafta içi ise, kızımla birlikte Güllük’ e gider; biraz Selekler de biraz emekliler parkının çay bahçesinde, aldığımız simitle çayımızı yudumlar… Kale içini, çokça da denizin eşsiz maviliğiyle Beydağları’ nın kucaklaşmasını -o anlatılmaz güzelliğiyle büyüleyen gün batımını, esinle dolarak- gözlemler; hayranlık uyandıran bu manzara karşısında yaşamın, günün, saatin nasıl akıp gittiğini anlayamazdım. Güllük ve Güllük’ ten seyredilen Antalya bambaşkaydı. Önceleri alışabilmek, Ankara özlemimi en aza indirebilmek için gezip dolaştığım Güllük’ ten Antalya’ yı görmüş, sevmiş, bağlanmıştım farkında olmadan. Derken...
Bir gün, oğlum sayesinde “Antoloji” denilen Edebiyat / Sanat Portalını tanıdım. 2004 yılı sonbaharı olsa gerek. Sadece kayıtlı şair başvurusu için ziyaret ettiğim bu dev portalda: “ Bari bir iki de grup üyeliğim olsun.. ” diyerek gruplar kısmına bakarken “Antalya / Güllük ” adını gördüm ve gayri ihtiyari o gruba yöneldim. İnanılmaz bir çekim oldu o anda. Tabii hiç beklemeksizin hemen üyelik kaydımı yaptım. Yadsımadığım bu grup adını okur okumaz tanıdık bir dostu görmüş olmanın erinciyle doldum. Başlangıçta kimseleri tanımıyor, kendimce gündemi takip ederek gözlemlerimi, duygu ve düşüncelerimi paylaşıyordum, sessizce.
Henüz birkaç aydır katıldığım grup sayfasında Mustafa Ceylan imzalı bir duyuru okudum. www.radyogulluk.com adlı internet radyosunun kurulduğunu…Şiir paylaşımlarında buluşmak üzere, şair arkadaşların bilgi ve ilgisine sunulduğunu açıklayan bir duyuru. Doğrusu ilgimi çekmişti. Zira içinde “ Güllük ” adı vardı. Bu yaban ellerde bana dost olan Güllük! Tabii, bu duyurunun ardından (şimdi anımsayınca gülmekten kendimi alamadığım.. Teknik bilgi yoksunluğuna dayalı nice gariplikler, nice aksilikler yaşandı.) benim gibi birçok şair arkadaşımızla hemen Antalya/Güllük Grubu nun ve “ radyo güllük ” ün kurucusu Sayın Mustafa Ceylan’ a, radyonun frekansını sorduk. İlk kez dinleyeceğim internet radyoculuğunun bu ince ayarlı işlerini benimle birlikte nice şair dostum elbette ki ilk anda anlamakta, uygulamakta zorlanıyordu… İster istemez Sayın Mustafa Ceylan’ ı sorularımızla bezdiriyorsak da; O, yine de nezaketinden bir şey yitirmeksizin grup üzerinden bizleri sabırla aydınlatmaya, yol göstermeye devam ediyordu. Radyo ilişimini buluyorduk fakat ses sorununu çözemiyorduk. Bir süre böyle idare ettik. Sora sora Bağdat bulunurmuş ya.. Bizde en nihayet cehaletimizi yenerek Bağdat’ ı olmasa da, “ Radyo Güllük ” ün sesini duymayı başarmıştık! Diğer yandan Radyo Güllük ün kurucusu Sayın Mustafa Ceylan, gruba yeniden seslenerek; sayıca fazla olan grup üyelerinin radyoda yeterince görünmediğini… Grubun değerli şairlerinin, kendi radyolarında (rahatça ve kapsamlı bir şekilde) kendi şiirlerinin paylaşımının amaçlandığını… Bu anlamda Radyo Güllük ün gerçek sahiplerince sahiplenilmesini, desteklenmesini isteyen bir çağrı…
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.