Bir Zamanlar Güllük Vardı…

Refika Doğan
165

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Bir Zamanlar Güllük Vardı…

2001 yılında, sürekli yerleşim amacıyla geldiğim Antalya’ da; kimsiz, kimsesiz ve buruk, bir başınalığın yetimliğini yaşıyordum. Kolay mı, kırk yıllık Ankara yaşamımın ardından, gönülsüz geldiğim Antalya’ ya alışmak? Allah’ tan “Güllük” vardı! Antalya’ nın en işlek caddesi, kalbi, merkezi diyebileceğimiz “Güllük”…

Evli ve çalışan biri olan kardeşimin evi Güllük Bulvarı üzerindeydi. Hafta sonları ona gider, kardeş olmanın güzelliğini yaşardık. Balkonda oturarak, insan kaynayan, yaşam dolu, ışıl ışıl parıldayan Güllük Caddesini seyrederdik. Hafta içi ise, kızımla birlikte Güllük’ e gider; biraz Selekler de biraz emekliler parkının çay bahçesinde, aldığımız simitle çayımızı yudumlar… Kale içini, çokça da denizin eşsiz maviliğiyle Beydağları’ nın kucaklaşmasını -o anlatılmaz güzelliğiyle büyüleyen gün batımını, esinle dolarak- gözlemler; hayranlık uyandıran bu manzara karşısında yaşamın, günün, saatin nasıl akıp gittiğini anlayamazdım. Güllük ve Güllük’ ten seyredilen Antalya bambaşkaydı. Önceleri alışabilmek, Ankara özlemimi en aza indirebilmek için gezip dolaştığım Güllük’ ten Antalya’ yı görmüş, sevmiş, bağlanmıştım farkında olmadan. Derken...

Bir gün, oğlum sayesinde “Antoloji” denilen Edebiyat / Sanat Portalını tanıdım. 2004 yılı sonbaharı olsa gerek. Sadece kayıtlı şair başvurusu için ziyaret ettiğim bu dev portalda: “ Bari bir iki de grup üyeliğim olsun.. ” diyerek gruplar kısmına bakarken “Antalya / Güllük ” adını gördüm ve gayri ihtiyari o gruba yöneldim. İnanılmaz bir çekim oldu o anda. Tabii hiç beklemeksizin hemen üyelik kaydımı yaptım. Yadsımadığım bu grup adını okur okumaz tanıdık bir dostu görmüş olmanın erinciyle doldum. Başlangıçta kimseleri tanımıyor, kendimce gündemi takip ederek gözlemlerimi, duygu ve düşüncelerimi paylaşıyordum, sessizce.

Henüz birkaç aydır katıldığım grup sayfasında Mustafa Ceylan imzalı bir duyuru okudum. www.radyogulluk.com adlı internet radyosunun kurulduğunu…Şiir paylaşımlarında buluşmak üzere, şair arkadaşların bilgi ve ilgisine sunulduğunu açıklayan bir duyuru. Doğrusu ilgimi çekmişti. Zira içinde “ Güllük ” adı vardı. Bu yaban ellerde bana dost olan Güllük! Tabii, bu duyurunun ardından (şimdi anımsayınca gülmekten kendimi alamadığım.. Teknik bilgi yoksunluğuna dayalı nice gariplikler, nice aksilikler yaşandı.) benim gibi birçok şair arkadaşımızla hemen Antalya/Güllük Grubu nun ve “ radyo güllük ” ün kurucusu Sayın Mustafa Ceylan’ a, radyonun frekansını sorduk. İlk kez dinleyeceğim internet radyoculuğunun bu ince ayarlı işlerini benimle birlikte nice şair dostum elbette ki ilk anda anlamakta, uygulamakta zorlanıyordu… İster istemez Sayın Mustafa Ceylan’ ı sorularımızla bezdiriyorsak da; O, yine de nezaketinden bir şey yitirmeksizin grup üzerinden bizleri sabırla aydınlatmaya, yol göstermeye devam ediyordu. Radyo ilişimini buluyorduk fakat ses sorununu çözemiyorduk. Bir süre böyle idare ettik. Sora sora Bağdat bulunurmuş ya.. Bizde en nihayet cehaletimizi yenerek Bağdat’ ı olmasa da, “ Radyo Güllük ” ün sesini duymayı başarmıştık! Diğer yandan Radyo Güllük ün kurucusu Sayın Mustafa Ceylan, gruba yeniden seslenerek; sayıca fazla olan grup üyelerinin radyoda yeterince görünmediğini… Grubun değerli şairlerinin, kendi radyolarında (rahatça ve kapsamlı bir şekilde) kendi şiirlerinin paylaşımının amaçlandığını… Bu anlamda Radyo Güllük ün gerçek sahiplerince sahiplenilmesini, desteklenmesini isteyen bir çağrı…

Sanırım radyonun kuruluşundan bir ay kadar sonraydı. Nihayet kesintisiz, net radyo dinleyecektim! Akşam saat 20.00 ila 20.30 suları… İnternete girer girmez Radyo Güllük’ ü açtım. Gürül gürül sesiyle bir Beyefendi, adeta mest olmuşçasına şiir okuyor… Okuyor da ne demek? Kendinden geçercesine şiiri yaşıyordu! Vurgular yerli yerince, ses tonlamaları ve samimi doğaçlamalarla dolu duygu esintileri dinleyeni alıp götürüyor… Hay Allah, şiirde ne güzelmiş! Gözlerim doldu bu öykülü şiir yorumu karşısında, içlendim! Mest olmuş, dinliyordum öylece... Gerçekte güzel olan şiir miydi yoksa şiiri içtenlikle, doğru tonlamalarla, özgün ve bilinçli bir yorumla dinleyiciye aktaran yorumcu muydu? Ben bu mest haliyle şiire ve o nefis yoruma dalmışken, radyoda ki ses ansızın “ bu öykülü Kara Kız şiirinin değerli şairi Refika Doğan’ a teşekkür ediyor, kaleminin daim olmasını diliyorum. ” demez mi! Şaşkınlığım daha da arttı ve “ bu benim Kara Kız ım mıydı? ” diye kendime sormaya, durumu anlamaya çalıştım bir anda. “Demek ki iyi bir yorum şiiri yeniden biçimlendirerek, ona apayrı anlam katabiliyormuş! “ dedim, kendi kendime. Böylece yorum yeteneği, şiire sevdası ve yaptığı işe saygısıyla üstat, Radyo Güllük’ e gönül bağıyla bağlanmama neden olmuştu. Süreç içinde bu bağ gelişerek sağlam bir temele oturdu.

Radyo Güllük’ e katılımın henüz minimum safhasındayken sadece Mustafa Ceylan değil, beraberinde sevgili Yaşar Gürlek, Mesut Kayabaş ve Hasret (Mehmet Kayabaş) de vardı, işini en iyi şekilde ve özveriyle yapanlar olarak...
Yaşar Gürlek’ te inanılmaz bir enerji vardı. Dinleyici ile diyalogu doğal ve saygılıydı… Ben O’na “Yaşar Ağa” sıfatını daha çok yakıştırır, dinleyiciyle sıcak bağında bu motifleri hissederdim. Üstelik zengin bir müzik arşivine sahipti. Coştururdu adeta radyoyu... Diğer yanda Sevgili Mesut Kayabaş; Beyefendi kişiliği, ketum ve mesafeli duruşu, saygısı, işine karşı sorumluluk duygusuyla radyo programını geceden sabaha değin idare ederdi.

Akşamdan geceye değin ve zaman zaman da dönüşümlü olarak program yapan Yaşar Gürlek ve Mesut Kayabaş; oldukça sabırlı, saygılı, azimli ve hazımlı idiler. Program esnasında dinleyici ile kurdukları sevecen ve seviyeli diyaloglar kendilerine başarı olarak geri dönüyordu elbette.
Hiç unutmam! Mesut Kayabaş, gece aldığı yayını sabaha değin sürdürürken, ben de Radyo Güllük’ e destek amacıyla (o saatte benim gibi birçok insanın da radyo başında olduğunu düşünür) uyumaz, o güzelim müzik ve şiir yorumlarıyla sabahı ederdim. Bilmezdim ki, ilerleyen saatlerde, sabahı benimle birlikte karşılayan sadece Sevgili Mesut Kayabaş’ mış! O güzel dost da salt benim için radyoyu susturmaz, canlı yayına devam edermiş, bana söylemeksizin! Radyonun henüz başlangıç günlerinde bu güzellikleri gerek Mesut Kayabaş, gerekse Yaşar Gürlek hep yapardı, kesintisiz gece yayınlarıyla.

Radyo Güllük’ ün susmaması ve hak ettiği doruğa çıkması için herkes kendiliğinden büyük bir coşku ile elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu. Sessiz ve derinden bir bağlılık, bir saygı vardı yapılan işe ve dinleyiciye. Ben bu Can’larımı nasıl unutabilirim ki?
Hani bir çocuk doğar… Çelimsiz, bakıma muhtaç haliyle kendisini doğuran sıcak kucağın ilgi ve alâkasını bekler ya…
İşte, Radyo Güllük’ te, bir bebek gibi doğdu, kendisini sevenlerin emekleri, sevgi ve vefasıyla palazlanarak bu günlere geldi. Amatör bir ruhla işini yaparken, yayın akışında saygıyı kişisel beklentilerin üzerinde tutarak profesyonel anlayışı öne çıkarmayı amaçladı.

Genç yaşına rağmen oldukça olgun ve Beyefendi kişiliğiyle Sevgili Hasret (Mehmet Kayabaş) , Sevgili Mesut Kayabaş, Yaşar Gürlek, Mustafa Ceylan… Sazıyla doğaçlama müzikleriyle Sevgili Vedat Sümbül… Seçici, titiz, şaire / şiire saygısı ve ağırbaşlılığıyla Sevgili Bolat Ünsal… Gurbette Anadolu motifleriyle şiire kendi yalın doğasını katan Sevgili Harun Yiğit… Kendi özgün çizgisini yakalayan Sevgili Berhudar…”Yalnızlar Rıhtımı” yla şiir yorumlarına apayrı bir renk katan, sevecen ve Beyefendi kimliğiyle Sevgili Sabahattin Abı, radyonun başlangıç günlerinde omuzladılar Güllük’ ü.

Kadife sesiyle bende ayrı bir yeri olan Sevgili Tülin Şen Altınlı, Sevgili Asena, Sevgili Mesut Öztürk, Sevgili İshak Özlü, merhum arkadaşım, canım Sevim Erdoğan Tezel, Beyefendi ve mert kişiliğiyle Sevgili İsa Kızılöz, Celal Topo, Sevgili Şadan Hızır, Sevgili Gülseren Onay, Sevgili Haktan Kazanoğlu, kadife sesli, sevecen yürekli Sevgili Asi m (Asi Çiçek) , coşkulu sesiyle Sevgili Mavi’m (Aysu’n Argun) , güzel diksiyonuyla Sevgili A.Turan Altunsu, Gece Kuşu Sayın Mustafa Eren, Sevgili Dilek Hokkaömeroğlu, Sevgili Sıla, Sevgili Gamze Musluoğlu, Sevgili Üzeyir,, Sevgili Selçuk Erat, Sevgili Gökhan, Sevgili Özüm (Öznur Karayumak) , Sevgili Yitik Ozan (Durmuş Kaya) , Sevgili Sacide Yaylaz, Sevgili Özlem, Sevgili Hakan Sarı ve Sayın Mehmet Engin (eğer ismini anımsayamadığım dostlarımız varsa özür diliyorum kendilerinden.) : dostlarımız, can’larımız, kardeşlerimiz… Hepsi de görevini en iyi şekilde yapmaya çalıştı, hepsinin emeği var Radyo Gülük’te. Ben bu radyoya gönül bağıyla bağlı bir dinleyici olarak, bütün bu değerli dostlarımıza teşekkür ediyor, başarılı çalışmalarının Radyo Güllük dışında da devamını diliyorum.

doğdu, henüz bebekti...
üç beş kişi beledi,
höllükleri eledi...
sarmalandı kundağa
minicik yavru bala...
sevgi ile serpilip büyüdü valla!
önce elleri taştı, sığmaz kundağa...
emekleyince ayak, yürür gül bağa.
hem tasa hem sevinçte yedi iklimle
şiire saygılıydı, kulak ver, dinle!
… / …

ilk yaş unutulur mu?
iki dedi, üç dedi
dörtte az geriledi!
nedenleri ararken
deli dolu, beş’ledi!

… / …
goncadan açan güldü
goncaya gebe gülü.
şiirlerle göverdi
gönüller saran gülü.
… /…

gelen kopardı dalı
giden duymadı zârı..
göz vardı, göz gönülde
eşti toprağı, közde..

tuttuğu dikenli tel,
ne bilsin, karanlık el! çekti,
vuruldu...

… / …

“ vay, kınası yakılası..
kınası tasta kalası, vay..! ”
.
kan gülleri ellerim,
ağlıyor, dön bak! ..

güllerim yasta
kınalar tasta…
… /…

vuruldun gül çağında, vuruldun gülüm!
ihânet batağında karıldın gülüm!

vuruldukça dirilir
gül…gül…gül..
gül, ihanet bağında!

unutur muyum seni! billah, vuranları da…
vurulan sen değilsin... binlerce gül koynunda!

Aralık- 2008 Refika Doğan

Refika Doğan
Kayıt Tarihi : 20.12.2008 15:20:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mavilim
    Mavilim

    :)))

    Cevap Yaz
  • Münevver Şenol
    Münevver Şenol

    CANIM BENİM NEDE GÜZEL ANLATMIŞSIN SENİ KUTLUYR YĞÜREĞİNE SAĞLİK DİYORUM BENDE KIS BİR SÜRE YAYIN ALDIM RTAM ÇOK GÜZELDİ İNŞALLAH YENİDEN AÇILR

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    TEBRİKLERİMİ SUNUYORUM.BU GÜLLÜK NEYİMİŞ BE.HİÇ TAKILMA ŞANSIM OLMADI. ŞİİRDE AYRI BİR GÜZEL.KALEM DAİM OLSUN EFENDİM.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Refika Doğan