Bir Zaman Kaçkınının Antik Çağ Flörtü

Aykut Saka
27

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Bir Zaman Kaçkınının Antik Çağ Flörtü

Üzerinde sarmaşık ve dolunay şuaları
Saçlarında gece güveleridir yakamoz
Kulağımda çınlayan
Tren ve like'ları
Dindiren
Bir panzehir
Dudağının tarantelinde

Yanaklarında damlaların okşanası akisleriyle
Benim Pekinlerimi bilmeden
Kırlangıçtan bir efsaneyi
Büyüyen gözbebekleriyle,
Kafiyeleriyle anlatır

Pas tutmaz şimşeklerin
Tedbirsiz baykuşlarıyla
Tenha cümbüşlerini saran
kara perilerden
Bir gizemi söyler belki; dalgalanan safirleriyle
Binlerce deniz derinliğinde
Bir gaga delişmenliğinde..
Bir pagan kirişinin kırıldığını
Duyar gibi oluruz
Çadırların uzağından

Benim tekno-totaliter şehrimi
Kanayan raylarımı
Biyonik gözbebeklerimi bilmeden

Belki vageçer de
Anlatır uzun uzun nasıl kurtulduğunu ;
Yanakları dolgun ve kırmızı
Nebî bir peygamberin! elinden..
Destanları zor zapt eden
Atları uyutan beyaz teniyle

Gözlerini her yumduğunda
Güneş çubuklarını
Bir jabbah zehri gibi kesen
Yiğitlerin kılıcı parlar

Belki usanır tenine süründüğü otlardan
Damlalar saydam nüveleriyle sırtından uçuşur

-Sesimi duyar o
Sabahleyin tüm çocukları toplamış şiirler söylemiştir
O serkeş ve
Bütün seherlerden sonra gelen
Dağınık zülüfleriyle

Hiçbir bahçeye sığınmamıştır bu göletten başka
Hiçbir güneşe yeltenmemiştir kurutmak için
Saçlarını
Her gece incilerini manolyayla yıkamıştır

Belki bir düş
Bir esâtir.
Dudağının tarantelinde
Bir panzehir

Bilmeden benim kapsüllerimi
Muhteşem tuvallerden aldığım intikamı
Caravaggioyu
Yaman gümüşlerle diktiğim mekikleri
Bilmeden

Belki vazgeçer de
Nasıl kurtulduğunu anlatır
Bağrı gürbüz, atı yağız, gümrah bir topaldan..
Destanları zor zapt eden
Atları uyutan beyaz teniyle
Yeri sarsan davullardan uzak
Bütün ıtırşahilere yakın
Yüzen yakutlarıyla
timsah dişlerinde…

Adlarını ondan öğrendiğim yıldızlardan önce
Başlar aydınlanmaya mavi damarlarından
Üzerinde sarmaşık, dolunay şuaları
Uçup duran sungurlardan

Tenine süründüğü otları da bırakır suya
Hiçbir güneşe yeltenmez kurutmak için saçlarını
Belki birazdan bana bir rüyasını resmeder
Bir gaga delişmenliğinde, binlerce deniz derinliğinde
Bir ‘’güzel’’ gözlerini her yumduğunda
Omuzlarından düşen bir geceyi anlatır

Anlatır
dolunayda çakal yelesi okşayan
kartalın gölgesini

Anlatır
Nebî peygamberleri !

Çağı
sırtlamış kaplumbağayı

Denizlerin heyulasını

Balkıran yıldırımlara kanat geren
Kırlangıcı

Gözlerini büyüterek bir
Esâtiri
Anlatır

Beni anlatır sonra

Sonsuza kadar
Kendi kuyruğunu
Yemek isteyen bir yılanı*

Platinlerle ördüğüm
Gümüş halatlarla gerdiğim
Mekiklerimi bilmeden

Bilmeden totaliter şehirlerimi
Kanayan vagonlarımı bilmeden...

Aykut Saka
Kayıt Tarihi : 23.5.2024 07:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


* ''sonsuza kadar kendi kuyruğunu yiyen yılan''(alıntı) ''predestination'' filminde geçen bir cümle..

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Abdulbaki Akpınar
    Abdulbaki Akpınar

    ilk yorum yapan ben olayım bu şiire. ben fazlasıyla beğendim. akışkan , içine çeken bir şiir olmuş kutlarım.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Aykut Saka