Sabahın buz gibi ayazı yüreğimi vardiyaya kaldırıyor,
senin adın tarlalara düşen ilk ışık gibi yayılıyor.
Bir kente bakarken seni düşünüyorum:
kime el uzatsak, orada bir parça sevdamız büyüyor aslında.
Sen, halkın içinden çıkan en sessiz güç gibisin;
yorgun bir işçinin akşam eve dönerken taşıdığı umut.
Sevgin ekmek kadar sade,
toprak kadar doğru,
bir ulusun nabzı kadar canlı.
Bizim aşkımız çiçeklerle süslü masal değil;
demirin soğuğu, pamuğun tozu, yolun toprak kokusu var içinde.
Senin yüzüne bakınca görüyorum:
bir ülkenin geleceği göz bebeğinde kıpırdıyor.
Yoksul bir evin penceresine perde çeker gibi seviyoruz birbirimizi;
rüzgar geçmesin, çocuk üşümesin diye özenle.
Aşkımızda ihtişam yok,
ama dağ gibi bir dayanışma var.
Çünkü sevmek, bazen yalnız kalbi değil,
bütün bir sokağı ısıtıyor.
Sen bana dokununca,
koca bir semtin ışıkları yanıyor sanki.
Bir parkta uyuyan kedinin başını okşar gibi yumuşak,
bir köylünün sırtına yük aldığı gibi sağlam bir bağ bu.
Bizim aşkımız ezber bozuyor;
“Sevda ile emek yan yana durur mu?” diyorlardı,
biz koyduk yan yana, durdu.
Çünkü sevgi, bir memleket inşa ederken
en çok gereken şeydir aslında.
Gece olur;
son otobüs geçer, sokak boşalır, yalnız biz kalırız.
O zaman anlarım:
seninle olmak, bir ülkenin içindeki bütün yoksulluğa,
bütün karanlığa karşı yakılmış tek bir lamba gibi.
Bir gün çocuklarımıza anlatacağız belki;
biz bu sevgiyi masa başında, vitrinlerde, süslü cümlelerde değil,
yollarda, tarlalarda, çalışa çalışa büyüttük.
Aşkta bile alın terinin izi var bizde.
Ve bil ki;
bu ülke ne yaşarsa yaşasın,
benim içimde senin için kurulan yurt yıkılmaz.
Bayrak gibi dalgalanır adın içimde,
her sabah yeniden kaldırıyor beni yaşama.
Çünkü seni sevmek,
bir insanı değil,
bütün bir milleti sevmeyi hatırlatıyor.
Kayıt Tarihi : 14.11.2025 08:48:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!