Kirlerden arınıp doğruyu seçtim
Bir Yunus misali, sevdim ben seni
Nefretten korunup sevgiler içtim
Mevlana misali, sevdim ben seni
Bakınca cananda gördüm yüzümü
İkrarla süsledim her bir sözümü
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
çok güzelllll...beğeni ile okudum dizeleri..tebrikler ..
Hep helal var oldu alın terimde
Yarenim var idi özge serimde
Her kim olsa çatlar idi yerimde
Bir kurban misali, sevdim ben seni
şahane bir şiirdi can
Dost Bahri beyefendi. KARDEŞİM.
Ben sizin şiirlerinizi çok beyeniyorum. Şiir İçeriğini ne anlatmak istediğini manadan sapmaksızın kafiyelendirip anlatma ve içten gelen duygu selidir.Şairliğin mektebi yok. Bu YÜCE YARATICIMIZ tarafından insanların bazılarına vermiş olduğu bir yetenektir. Ki size birazda fazla vermiş. Hele sevmek benzetmeleriniz, başta Hz. Yusuf Hz Mevlana , Hz Mansur gibilerin sevgisi İLAHİ sevgidir,ki bu şiirinize ayrı bir ihtişam vermiş. Sizi yürekten tebrik ediyorum. Tam puanımla listeme alıyorum
Bu verilen misallerin her biri ,incelendiğinde ,ya da irdelendiğinde,aslında her misalin bir şiir olduğu ortaya çıkıyor..Puzzle düşündüm,misalleri de onun parçaları..
Yunus, Mevlana, Mansur,Mecnun,Nazım,Pir Sultan,Bir kurban,Bir gonca ve Bir bayrak !!!Her biri bir şiirdir kendi dilinde....Ve şairimiz kısaca; BEN SENİ ŞİİR GİBİ SEVDİM ..Diyor ,benim anladığım,baktığım yerden....Ve aslında bir kültürün senteziydi bu şiir yine..Bu kadar şiiri bir tek şiirin içine sığdırabilmekte bir usta işi...
SEVDİM BEN SENİ....Öyle ya; zaten şiirin içindeki her şiir de aynı şeyi söylüyordu...Yunus'tan tutunda bayrağa kadar aslında tek dil biliyordu...O dil; sevginin diliydi....
DAİM SAYGIMLA......
Bence harika bir şiir lakin, biryer var ki tam anlamadim.
Yusuf gibi kaldım zalim elinde
Züleyha aradım seher yelinde
Bin bir şiir olup şair dilinde
Hep Nazım misali, sevdim ben seni
Bu yukarda buyuk harfle yazdigin 'Nazim' demekki ozel isim,
Nazim Hikmet mi? Yoksa baska bir Nazim mi?
Nazim hikmetse eger, Yusuf peygamberden ve Zuleyha'dan bahsettigin bir kita mevzubahisken, hic uymus mu Nazim diyecegim :(
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta