Gönüllerden fışkıran; o serince pınarı,
Semâya doğru bakar, ışık ondan eksilmez...
Yılları deviren o; bir yorgunluk çınarı.
Derince izler vardır; fırtına bile silmez...
Bu öyle bir seyyah ki; yolculuğa hazırdır,
Tabî; yürek, gitmeyi, eğer göze alırsa...
Câna konan serçeler, nice aşka nâzırdır,
Cânan izin veripte, cân içinde kalırsa...
Üzerinde gezerken, kızgın kumlu çöllerin;
Sînesinde çatlayan; sonsuz ufuklarında..
Ravzasında oturup; o rengârenk güllerin,
Nice aydınlık tadar; huzur ışıklarında...
İçindeki ilhamlar, hakikâtle beslenir,
Yazdıklarını kimse, çözemez; çünkü sırdır..
Karanlıktan, o nûra; varoluşa seslenir,
Bilmem, kaç yıl olmuştur, acaba kaç asırdır?
Zorlukların ömrü ki; bir uzamış kısalmaz,
Lâkin her bir zorlukta, aşk kuşatır bedeni..
Dertler içinde yüzer, lâkin derine dalmaz,
Çünkü tefekkür eder; yoklardan 'Vâr Edeni'..
Kaderine yön verip, isyanları söndürür,
Yeise kapılmayı, murâdına yasaklar..
Yap yavaş dünyâsını, hıp hızlıca döndürür,
O koskoca gönlünde, nice umutlar saklar...
Kayıt Tarihi : 22.10.2016 15:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
22 ekim 2016 15:00 Cumartesi-istanbul
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!